işte bu döş, bu kıllı yumak

kan revan ve deşik bir öpücükle yarık

kalp denilen insafsız organı kusuyorum

kırmızımtırak


kesik kesik çekilen kuru tütün

kara sokaklar, zılgıtlar ve cinler

yere çakılan masum güvercin

senin için yazamadığım şiirler, anneciğim

zülfikarı iki gözüme birden sokan bu sistem

suratıma fırlatılan küçümser yaftalar, yazdıklarıma istinaden

ah ne de olsa bana göre değildi bu dünya, telkinleri

aynadaki öfkeliye günün belirli saatlerinde yapılan terapi teskinleri

bırakıp da gideyim diyordum, dediğim bu acizler kerhanesi

derken, boynumdaki Allah lafzı da sürtünmemeli

idrarını yeni ezmişlerin sokak taşlarına

öfkeliyim, acılarıma şimdi dua buyuranlara

eklektik, sentetik ve olur da dirilirsem ansızın

ah ulan neye bulaştık, diyecek pişmanlık manyaklarına

sen sarıl bana, göğsüme basılan bez parçası

son dakikalarıma reva görülmüş bu iğreti halden arta kalan

kana bulanan, tanrının ince kolları


hasletim şairlik ve ben bir ceset idim

bilemezdim kaza kurşunuma küfür etmeyeceğimi

adının ardına sığınmış bir küçük iskender ve

raks ederken felç oluvereceğimi

babam, Rabbim ve sevdiğim

affedin beni