1924 yılının ocak ayında ölüm haberi ile Leninist düşüncenin peşinden gidenleri üzüntüye boğmuştu Vladimir Ilyic Lenin. Yüz binler yas tutmak için son kez ziyaret etmişlerdi naaşını.


Lenin'in naaşına ziyaret o kadar büyük kalabalıklar ile ilgi görmüştü ki defnedilmesi bir türlü mümkün olamamıştı. Dönemin komünist liderleri naaşın gördüğü ilgiyi fark etmiş olmalı ki cenazeyi gömmek yerine mumyalayarak siyasi propaganda haline getirmeyi planladı. Ölüm üzerinden uzun süre geçmesine rağmen çok az bozulmaya uğramış olan naaşa, ilgili ekipler bozulmamak üzere gerekli işlemleri uygulamaya başladılar. Naaş, her zaman olan atardamardan sıvı zerk etme yönteminden farklı olarak iç organların boşaltılması yolu ile mumyalanacaktı. İç organları boşaltan ekip, Lenin’in ölümü üzerinden hayli bir süre geçmiş olmasına ve cesedin az da olsa yer yer bozulmaya başlamış olmasına rağmen bağırsaklarında dalından yeni koparıldığı zamanki kadar taze 4 adet kiraza rastladılar.


Neydi bu kiraz? Nasıl bir yolculuğu oldu ki bu mumyalama sırasında bulundu…

      

Lenin’in bağırsaklarından çıkan kirazın mazisi meçhul olsa da yolculuğunu bildiğimiz bir başka kiraz var ki hikayesi hayli ilginç.

 

Lenin’in naaşının mumyalanmaya çalışıldığı 1924’lü yıllardan çok uzakta, İsa’nın doğumundan iki kuşak önce, askerlik maharetlerinden çok pisboğazı ile tanınan Roma Generali Lucius Licinius Lucullus, Anadolu’da Pontus Devleti ile bir savaşa girişmişti. Savaşta işleri yolunda gitmeyen General Lucullus, Pontus Kralı Mithridates’in ordusuna yenik düşmüştü. Mağlup ordusu ile Roma’ya dönmeden önce zevklerinden taviz vermeyen General Lucullus; o zamanki adı Cerasus (Kerazus) olan, Giresun’da tattığı ve hayatında ilk defa gördüğü alı al, tadı tat enfes kirazı emriyle Roma’ya taşıtmıştı.

Roma Monto Picio’da her birine bir Roma tanrısının adını verdiği bir düzine yemek salonu bulunan, kralları kıskandırtacak sarayının bahçesine Cerasus’tan getirttiği kirazı eken General Lucullus; dönemin Avrupa’sını, kısa bir süre sonra da dünyayı kiraz ile tanıştırmıştı.


Bugün hâlâ İsa’dan sonra 2020’li yıllarda, adı Cerasus’tan türeyen Fransızca ”cerise”, İtalyanca “ciregiolo”, Almanca “kirsche”, İngilizce “cherry”, Türkçe ”kiraz”ı; Cerasus(Giresun)ʼtan başlayan yolculuğundan beri tatmaktayız.