Bu güzel şarkının birçok hikayesi vardır, bunlardan biri şöyledir:

Kafkasya'da bir dağ köyünde yaşayan Şamil, köy düğünlerinde akordiyon çalarak meşgul olan bir delikanlıdır. Yine bir düğünde ailesiyle gelen Janset adında dünyalar güzeli kız dikkatini çeker Şamil'in. O gece en güzel ezgilerini daha bir güzel çalar Şamil. Etkilenmişlerdir birbirlerinden, hiç konuşmazlar ama göz göze çok şeyler söylerler karşılıklı. Düğün bitip herkes dağıldığında Janset de gitmiştir, Şamil üzgün, Şamil mahzun... Belki de hiç göremeyecektir Janset'i bir daha. Bu durum Şamil'i çok etkilemiştir, artık o çok sevdiği akordiyonunu bile çalmaz olmuştur. Bir süre böyle devam eder, Şamil bir gün yine atına binip komşu köyleri gezerken Janset'i görür, evine kadar takip eder Janset'i gizlice. Akşam hava karardığında bütün cesaretini toplayıp çalar kapısını sevdiğinin. Janset şaşırmıştır, ne söyleyeceğini bilemeden buyur eder içeri Şamil'i. Şamil, Janset'in ailesine anlatır durumu ama beklemediği bir cevap alır, akordiyon çalan kişiye verecek kızı yoktur adamın. Şamil yıkılır bu cevap karşısında, büker boynunu çıkar evden. Tam kapıya gelince döner Janset'in yüzüne bakar ama Janset de çevirir başını, bakmaz Şamil'in yüzüne. Gece daha bir kararmıştır artık, ay sanki saçmaz nurunu... Şamil döner köyüne çaresiz, her şeyden çeker elini...

Uzun bir süre sonra çevrenin en zengin adamının düğünü vardır ve Şamil de davetlidir akordiyon çalmaya. Şamil kabul etmez ilk başta ama ısrarlara dayanamaz ve gider düğüne, yine en güzel ezgilerini çalar, çok güzel bir düğün olmaktadır. Sonra damatla gelin gelir düğün alanına; Şamil bir kez daha yıkılmıştır, o süslü kıyafetler içinde gelin olan Janset'tir çünkü. Dayanmaya çalışır ve göz göze gelirler Janset'le. Akordiyondan o anda daha önce hiç duyulmamış hüzünlü bir melodi duyulur yürekleri parçalayan, işte o melodi Ağlatan Kafe'dir.

Piyano versiyonu ise ayrı bir dinlenilesidir.
Keyifli dinlemeler.