kurutulmuş, adlarını sırayla unuttuğum otlar

kimin ikinci katından varlığına saldırdığım porselen

çatırdayan leke esansı

saçlarımın yarısı

venüs'ün sabaha yetişmeyen pusulası

sarktım, baktım

diki dikine yirmi ayak

pusudan kalkmış yirmi ayakla yaşıyorum demektir bu

süslemektir bu tülsüz yüzü 


yirmi adım gidiyorum

ıssızıma karışıyor bir cam

yakınıyorum yansımamdan ve bölüyor çatlaklarımdan:

ben ben olamadım

ben beni yirmi adıma sığdıramadım


kucağımda kaossuz duvar

kişiliksiz, sedefsiz, huşusuz sarılar

yadsırım yirmi adımda

alın çatımı

tüm benzerlikler yüzümden sorulmalı


ben

yüzünü dorukta tutan her gece

içine sıkışmış, havası alınmamış,

bu yüzden kolay açılmamış

patlamamış

yalnız kendine sızanım

her gece yirmi adım sızarım yüzümden

ne varsa varamayanım


alın çatımı.