Bu saatte uyanılır mı diye söylenerek yataktan çıktığında saatin 13.07 olduğunu fark etmişti. Bu kadar yatılır mı demek istedi ama söyleyemedi. Yeni bir gün başlıyordu. Diğerlerinden farksız olacağından oldukça emindi. Bu yüzden çok da önemsememişti bugünü. Ellerini ve yüzünü yıkadıktan sonra mutfakta bir şeyler atıştırmak istedi. Mutfağa geçerken telefonunun bildirimine bakınca babasının cevapsız kalan aramasını gördü. Derin bir iç çekerek "Ah baba ah! Okuttun da ne oldu? Bugün de işsizim. Lise mezunları işsiz kalıyor evladım üniversiteyi bitir ki işin olsun dedin. 4 yılımı verdim. Ders çalış, yüksek lisans yap, kitap oku, formasyon al diye diye de 4 yılımı daha bitirdim. Kasa Personeli Seçme Sınavı'ndan yüksek puanlar aldım buna rağmen 3 harfli marketlerde bile iş bulamadım. 3 harflilerden uzak duruyorum anlayacağın. Tabi bu sürede bir 4 senem daha geçti. Hâlâ işsizim. Borçlar birikti. Sana söylesem üzüleceksin. Bir borcu kapatmak için yeni bir borç yapıyorum. Neyse ki bu evi zamanında almışsın bunun sayesinde kira ödemiyorum. Kiralardan da haberin vardır elbette. Ev satın almak için taksitli bir yol olsa kira ödemek yerine ev sahibi olur insanlar. Bugün de iş aramakla günümü geçireceğim. Peki şimdi sana ne yalan söyleyeyim. Bilmiyorum artık ne desem sıyrılırım. O kadar yalan söylüyorum ki artık yalan bitmiş. Neyse ben yalan uzmanıyım master bile yaptım. 4 yıl boşa Siyaset okumadık ya."


Kendi kendine söylenirken mutfakta hazır bir şeyler bulmuştu. Hızlıca birkaç lokma yedikten sonra hemen sigarasını yaktı ve babasını aradı. Babası telefonu açar açmaz başladı konuşmaya ve adama fırsat vermedi resmen. "Alooo. Baba aramışsın görmedim telefonu elime alacak vakit bulamadım. Bugün burada bir etkinlik mi ne varmış sabahtan bu yana insanlar durmadı baya kalabalık şehir. Havalar da sıcak ya aynı adam belki on kez ayrı ayrı su almaya geldi. Bugün bir arkadaş da rahatsızlanmış dün güneşte kalmıştı. Güneş geçti belki de o yüzdendir. O da gelemeyince işe her şey bize kaldı. Sen naptın? Bir şey mi oldu?" diyerek sonunda bitirmişti. Babası, "Yok sorayım dedim hem de yarın bir ödemem var bana 5 bin gönder maaşımı aldığımda atarım paranı tekrar." dedi. Bizimkisi soğuk soğuk terler dökerken "Önemli değil baba ya hallederim acelesi yok değil mi? Şu an yoğunuz unutursam hatırlatırsın." dedi. Babası da "Tamam, hadi işine bak, görüşürüz." dedi. Bizimkisi de "Görüşü..." derken bip bip sesler duymaya başladı. Babası çoktan kapatmıştı telefonu. Şimdi ne yapabilirim derken önce ablasından başlayarak parayı isteyeceği birkaç kişi için sıralama yaptı. Sonrasında aceleyle hazırlanarak evden çıktı ve iş bulurum umuduyla dükkan camlarına bakma mesaisi başlamıştı.


Bir yandan da para isteyeceği herkese karşı şansını deniyordu. Attığı her adımda bir mesaj sesiyle telefona bakıyor ve uzun mesajlar görüyordu. Okumak bile istemiyordu çünkü mesaj uzunsa o para gelmeyecek demektir. Herkese, önemli değil, teşekkür ederim yazdı. Umudunu kaybediyordu. Attığı adımlarla hesaplar yaparak ve kendi kendine konuşarak ilerliyordu "Şunu şuraya versem. Kriptodan para gelse, iddia da tutar mı acaba? Ben Fenerbahçe üstünden kumar oynamam arkadaşlar. Büyük laf etmişim. Kazanıyor diye oynadık yine mağlubiyet serimiz başladı. Neyse kaç gelecekti ki Kriptodan? Satılık daire 3+1. Çok pahalıdır. Benim borç acaba kaç lira hatta kaç bin lira oldu? Süsler Tuhafiye, Bayan Eleman Aranıyor. Anlamıyorum yani erkeğim diye işsiz mi kalacağım. Pis, göbekli, kel, ağzı soğan kokan, cebinde paketi aşınmış sakız taşıyan ve kadın görünce ağzına sakız atarak para sayan o pis patrondur kesin buranın sahibi. Çok ağır küfür ettim ya neyse. Borçlarım diyordum. Hadi eleman alırken erkek istemiyorsun da madem niye kadın yazmıyorsun feminist işsiz arkadaşlarımızı da dışlıyorsun. Borçlar ne olursa olsun o 5 bin lirayı bulmam lazım. Kredi kartından mı çeksem? Pet Shop, Sivas Kangal, 3 Yaşında, Bir Canavar. Eğitimli Kedi Alınır. İlana bak. Eğitimliyim ama kedi değilim. Bi' de hayvanların satılmayacağını sahiplenileceğini öğrenseniz keşke... Olmadı krediden çekerim ya yapacak bir şey yok. Hayat bizi nereye getirdi. Harbiden nereye geldim? İlk defa görüyorum bu sokakları. Taş Fırın Tuhafiye, Manav Ayşe! Ayşe mi? Ayşe'den manav da olurmuş. Süsler Tuhafiye görse bunu yine de bir şey anlamaz ama ben de anlamadım. Manav yazıyor börek yapan ablalar var. Koktu. Neyse bu değişik sokakta çay ocağı da var ama tuhaf siyaset yapmaya çalışan amcalar yok. Noluyoruz, bize ne oldu ya? Bizimle çalışmak ister misiniz? Neeeee? Ölürüm be ölürüm." Mırıldanarak buraya kadar gelse de burada sesi yükselmişti. Arkasında bir el omzuna dokunup "Ölme, ölme daha gençsin" diyerek gülüp geçti. Şaşkınlığı artarken ilanda kalmıştı gözü. Yine mırıldanmaya başladı. "Bizimle çalışmak ister misiniz? Yol, yemek, sigorta + işe kabulünüz anında 5.000 TL avans... Ne 5 mi avans? Noluyoruz ya her şey böyle iyi gitmemeli."


Koşarak ilanın asılı olduğu binaya girdi. Girişteki kadın onun heyecanlı halini fark etmişti ve o söylemeden iş ilanı için mi geldiğini sordu. Sadece kafasını salladı. Aslında konuşmak istedi ama dili tutulmuş gibiydi. Kadın, eliyle bir odayı göstererek "Buyurunuz, beyefendi de yeni geldi. Şanslısınız. İlhan abiiiiiiii, iş başvurusuna gelmiş." Kadın bir anda bambaşka birisi olmuştu. Şaşkınlık içerisindeydi. Yavaş adımlarla içeriye girdi. İlhan Bey az önce omzuna dokunan adamdı. O gülümseme evet bu o adam diye sevindi. Kesin işe alır diye düşünüyordu. İlhan Bey, "Buyur otur, ölmekten vazgeçtin sanırım." dedi, gülerek. Başını sallayarak ve hafif bir tebessümle utandığını, özür dilemek istediğini ve evet vazgeçtim demek istedi ama karşısındaki de bunları anlamamıştı. Adınızı bağışlar mısınız diye sordu. Bizimkisi heyecandan eli ayağı birbirine dolaşırken bir yandan telefonunu çıkarıp E-Devlet'e girmeye çalışıyordu ve dili de çözülmeye başlamıştı. "Eee. E. Evet, bağışlarım tabi ki. Girdim E-Devlet'e. Kime yapacağım bi' de bilmiyorum da daha önce hiç yapmadım. Bilmiyorum. Yardımcı olur musunuz?" İlhan Bey şaşkın şaşkın izliyordu. Ne E-Devlet'i diye sordu. "Iı. Şey. E-Nabız mıydı?" İlhan Bey nihayet anlamıştı gülerek "Organ mafyasına mı benziyorum oğlum, ismin ne diye sordum." dedi. Bizimkisi düşünmeden işsizim ben dedi. Gerçekten ismini söylemeyeli ne kadar olmuştu. Ben bile unuttum. Tam adını söyleyecekti ki İlhan Bey, "İş ilanını tam olarak okudun mu? Bayan eleman olma şartı yazıyordu." diye kahkaha patlattı.


Bizimkisi yavaşça ayağa kalktı mırıldanarak yavaş adımlarla binadan çıkıyordu. "Bayan mı? Bayan arıyorum diyen nasıl bir patron bu böyle? Bayan eleman arıyorum diyen janti adam mı olurmuş. Varmış. Bu nasıl bir yer ayrıca ya şaka mı? Güzellik salonuymuş. Adını bağışla ne demek ya bu tipler deyimlerle konuşmayı bıraksa iyi olacak. Heyecanlıyız işte kardeşim. İsmin nedir demek zor mu?Bu sokağa noldu böyle yaşlı amcalar siyaset yüzünden kavga ediyor birisi gazeteyle diğerinin yüzüne vurdu. Manav Ayşe değilmiş Manav ayrı Ayşe ablanın börekçisi ayrıymış. Bana nolmuş ya? Saat 17.47 olmuş. Çok yemezsen böyle olur. Gözüm dönmüş ve hatta başım dönüyor. Ayşe abladan börek yiyeyim bari ama baba niye arıyorsun şimdi sırası mı?"