Her tesellinin mevsimi kıştır

ve gözün bakıştan gizlediği bazı sırlar vardır

o yüzden şimdi git

arabesk bir kader yerine çocukların beklediği bir masal ol.

 

Şakaklarıma ağrısıyla dayanmış işportacı sabahlar

fişini kopartıp attım bütün sayılı günlerin

bayraklar direklerinden kaçtı

ve ben sana bütün çıplaklığımla avlandım

pişman değilim leşimden.

 

Renklerle uyandım

onlarla utandım

onlarla uslandım

zaman bırakmak diyordu ardından

bense sana koşturuyordum kapatıldığım hücrelerde

bu tecrübeyle nerede saklanmalı.

 

Tanrıyı meydana çağırıyor şeytan

o esnada kamyonla bir karpuz satıcısı geçiyor

kurşunlar esmeye başlıyor rüzgar gibi

elimi yumruk yapıp bastırıyorum gökyüzüne

ve çocuklar öksürmesin diye affediyorum evreni.

 

Tesadüf ve rastlantı aynı şey mi örneğin? 

Trenler ve gemiler oldum olası birbirine iki düşman sülale değil mi?

Ustura bıçağın nesi oluyor?

Neşter niye bu kadar açık sözlü mesela?

Kıyıya vurmuş gemilerden jilet yapmak ilk hangi tahammülsüzün fikriydi?

Sen hiç aruz vezniyle yazılan bir vasiyet gördün mü?

Islık çalmak dediğin, mırıldanmak değil mi?

Okuduğun kitaptan hiç müsade istedin mi?

 

Mendilimin tercümesi yoktur!


Affediyorum Evreni - Aykut Akgül 

Booklet - Çıkmak İsteyen Tetiğe Bassın

Yayın - Karanfiil Kitaplığı