Uzunca seslenişler, kısa çığlıklar...

Biliyorum orada bi' yerlerde,

Sadece artık beni duymuyor.

Bu bir vazgeçiştir

Mazisinin insanından vazgeçişi.

İnsan kendini nasıl duymaz

Her akşam birlikte değil miydik

Biz değil miydik birbirimize teselli veren

Nasıl olur da benliğimi duymazdan gelirim

Çok uzakta parlayan bir ışık var

Bana olacakları gösteriyor,

Gitmek istemesem de merakıma yeniliyorum.

Yeniliyorum ve gidiyorum.


Sonsuz yanılgıların, cam kırıklarının ortasındaymışım.

Parıltıdan yansıyan özgürlüğün

Cezbediciliğinden çıkartıyorum bunu.

Hatıralarla zincirlendiğim geçmişimden,

Onlarsız bir hiçe dönüştüğüm

Hastalıklı saplantılarımdan,

Sözün özü beni ben yapanları bıraktığımda

Kendimden geçtiğimde

İçine düşeceğim özgürlüğün cezbediciliğinden...


Lakin elde edemiyorum.

Bedelleri var.

Ve içindeki düşmanlar...

Dağıldığımda hep yanında olan kendi öz anılarım,

Sanki ışık hüzmesini merak etmekle onlara ihanet etmişçesine bana kızgınlar.

Onlardan vazgeçmeyi düşünmeye cüret ettiğim an da onlar benden çoktan vazgeçmiş gibi.


Şimdiyse boşluktayım.

Ne aydınlığa yürüyebilecek kadar cesurum

Ne de alışık olduğum eski grilikte yaşayabilecek kadar yüzüm var.

Kendi tanıdık sisli geçmişimden aforoz edildim.

Arafta kabul görmeye çalışıyorum.


17 Ekim 2021