Yenilikçi ve ileriye dönük düşünülen bir müzikal alt tür olan hip hop dünyasında, gerçek anlamda özgün gruplardan biri olarak anılmak önemli bir şeydir. On dokuzuncu yüzyılda yaşamış bir "Zulu" şefinin ismini taşıyan Afrika Bambaataa, 1970'lerin ortasında çete işlerini bırakıp plak deck'inin başına geçti. Kool Herc ve Grandmaster Flash ile beraber hip hop'ın köşe taşlarını teşkil edecek üç baba dj'den birisi oldu. 


Bambaataa, kaynak olarak eski funk plaklarını kullanmaktan kısa sürede sıkıldı ve yepyeni bir füzyon yarattı. Kraftwerk ve Gary Numan gibi Avrupalı sanatçıların yanı sıra, breakbeat'lerden de etkilenmişti. Planet Rock: The Album'e adını veren şarkı, Kraftwerk'ün Trans-Europe Express şarkısının sokak partisi tayfası için yeniden düzenlenmiş haliydi. Arthur Baker'ın üstün prodüksiyon yetenekleri, Bam'in yeni synthesizer temelli sound'lar bilimine duyduğu dinginlenemez merakla tam uyuşmuştu. Kafiyeli sözlerin adeta sonradan akla gelmiş gibi göründüğü bir gerçektir fakat halen 1980'lerin en müthiş elektro kaydı olma özelliğini sürdüren Looking For The Perfect Beat şarkısında ekip bunu tamamen düzeltecektir. 


Bambaataa'nın dev plak şirketi Capitol ile sözleşme imzalamadan evvel Tommy Boy'dan çıkardığı bu EP derlemesi, bir başka önemli konunun daha başlangıcıdır. Bambaataa, Amerikan House müziğinin ortaya çıkışının bir numaralı sorumlusudur. Özellikle de bu parmak ısırtan albümde kendini gösteren Bambaataa'ya özgü elektronun direkt devamı olan Detroit Techno, Miami Bass ve Chicago House müziği.