Her gün geçtiğim caddenin dirayeti yüzüme çarpıyor. Asfaltı, penceresi, ağacı dimdik duygusuz sallantısız öylece izliyor gelip geçenin sinesindeki yumrukları. Bazen, bazen diyorum, bastığım yerden çatlasa ya asfaltı, dükkan camı. Sızlasa kuru ağaç dalları. Bak diyorum böyle olurdu işte.

Titre, sarsıl, adımdan sızan yükü biraz da sen al. Dik omuzların vatkasını boşalt. Arşınlayanın ihtiyacı dik yürümek değildir belki; tökezlemek, düşmektir. Hatta düştüğü yerde kalmaktır. Aç bağrını, al içine. Kimsesizlikle yoğrulmuş kuyuna sar.

Işık aramayacak, biliyorum.

Tüketti gözlerini.

Sar.