bazen isyana kapılıyorum, bu üç günlük dünyanın pembeliğine kapılıp gitmekten bunalıyorum. ne bileyim, pembe olmasını da isterdim aslında. keşke biraz mutlu olup pembeliğe kapılsaymışım. bu dünyanın imtihanlarının beni mahvetmesini, azcık mutlu olduktan sonra peşinde beni yakalayan hüzün mahvediyor. aptal bir cihazı kullanıp, kendimden nefret etmemi sağlayan şeylerden de nefret ediyorum. ben gerçekten herkese, her şeye karşı nefretle doluyum. cumanın güzelliği ve bereketi içinde hâlâ kendimi bu dünyanın içinde sıkılmış, kötü günleri kendime çekerken inanılmaz iğrenç hissediyorum. mutsuzluğun, huzursuzluğun ete kemiğe bürünmüş hâliyim sanırım. yine de geleceğe karşı umutluyum ya. öğretmen olmak, güzel öğrenciler yetiştirmek tek hedefim. yapabilir miyim emin değilim. bu huzursuzluğu insanlara bulaştırmayı da istemiyorum. ben kendimle, kendi içimle savaş veriyorum. benim en büyük düşmanım kendim. o yüzden bu kadar nefret doluyum. o yüzden kendimi kabullenemiyorum. çiçeklerle dolu günler gelir umarım. geleceğe karşı umudumu kaybetmek istemiyorum. gerçekten istemiyorum.