Sabah bilgisini öğrendim sonunda:
Seninle uyanmaktı, uyanıp gözgöze
Geldiğimiz anda perdenin hafif bir
Rüzgârla açılıp günışığının yüzüne
Yansımasıydı: çılgın günışığının

Taze kavrulmuş kahvenin kokusu
Yahut terli bedenimize sunulmuş
Nar şerbetinin tende bıraktığı davet:
Yeniden sevişme duygusu, günışığı
Oyalanırken pencerenin pervazında

Derinleşirken ahşap sessizliğin sihri
Arındırıyor susarak geçen zamanı da
Belki deli bir yağmur yağar birazdan
Dilimin ucundaki sözleri serinletir
Islak iki bulut oluruz ömrü uzatan

Aklı kamaştıran ne varsa kıpır kıpır
Sekiyor yaşamak dediğimiz atlasta
Usulca yer değiştiriyor ağır bir taş bile
Ey kalbim, unutmalısın dünü yarını,
An, saklıyor öğrenebileceğin her şeyi

Ve hayat öğretirken sabah bilgisini
Zihnim çırpınırken aydınlığın, aşkın
İtiraz şeraresiyle, bahçede bir dalın
Çıt diye kırılıvermesi yahut başka bir şey
Hatırlatıyor: ölümcül koşunun bitişini.