Aile kurumunun yapısını ve işlevlerinin değişimini belirlemek, geleceği hakkında görüş bildirmek için önce aileyi tanımlamak gerekmektedir.

Yapılan araştırmalar insanlığın sosyal ve kültürel değişimlerinin neredeyse her basamağında aile kurumunun yer aldığını ve bu kurumun tarih içindeki yapısal ve işlevsel değişimini kabul etmiştir.

Aile kurumu sosyal bir olgu olduğu için ekonomide yaşanan değişimlerden, nüfusun eğitim düzeyinden, kadınların ve erkeklerin toplumsal konumlarının değişmesinden etkilenmektedir. Doğal olarak bu etki beraberinde aile yapısını zorunlu olarak değiştirir.


Aile, toplumsal yapının temel ihtiyaçları doğrultusunda oluşan ve toplumsal yapı değiştikçe yapısal-işlevsel değişikliğe uğrayan normlaşmış bir kurumdur.

Her ne kadar aile kurumu evrensel olsa da ailenin evrensel tanımını yapmak mümkün değildir. Fakat ailenin belli özelliklerini içeren bir açıklama yapılabilir: Aile, biyolojik ilişki sonucu insan türünün devamını sağlayan, toplumsallaşma sürecinin ilk ortaya çıktığı, karşılıklı ilişkilerin belli kuralara bağlandığı, o güne dek toplumda oluşturulmuş maddi ve manevi zenginlikleri kuşaktan kuşağa aktaran, biyolojik, psikolojik, ekonomik, toplumsal, hukuksal, vb. yönleri bulunan toplumsal bir birimdir. (Sayın, 1990, s. 2)


Aile kurumu sosyal yaşamı düzenlemek ve korumak için kendisine dayanaklar bulmuştur. Şüphesiz bu süreç içerisinde en etkili dayanaklar gelenekler, dinler ve evlilik olmuştur. Bu dayanakları kalıcı kılmak içinde bu değerlerin nesiller arasında aktarımını sağlamıştır. Değişen toplumsal koşullarla beraber bu dayanaklardan ve aile kurumundan beklentiler değişmektedir.


Hiç şüphesiz sosyoekonomik gelişmeler aile yapısının değişmesinde ve sınıflandırılmasında etkili olmuştur. Sanayi öncesi toplumundan günümüz modern toplumuna kadar geçen sürede aile kurumunun yapısı, işlevi ve bu kurumdan beklentiler çok kez değişmiştir. Sanayi devrimiyle beraber geçim kaynaklarının değişmesi geniş aile yapısını temellerinden sarsmış ve çekirdek aile yapısı hızla artmıştır. Sanayi ötesi toplumlar ise çözülen, parçalanmış, tamamlanmamış aile tiplerine ayrılmıştır.

Modern toplumda insanların evliliğe bakış açısından cinsel hayatın özgürlüğüne, bireylerin evlenecekleri kişiyi seçme kriterinden, kişilerin karakterlerine ve alışkanlıklarına kadar birçok alan aile kurumunun değişmesine sebep olmaktadır. Sanayi öncesi toplumlardan sanayi ötesi toplumlara kadar bütün toplum çeşitlerinde kadınlar ve erkekler farklı sosyoekonomik koşullara sahip olmuştur. Zaman içerisinde kadınların ve erkeklerin üstlendiği roller değişmiş, bu değişim bireylerin evlilik tercihlerini, çocuk yetiştirme tarzlarını ve cinsel hayatın özgürlüğü aile yapısına farklı şekillerde yansımıştır.


Tüm bu değişimler geleneksel toplumun kabul etmediği evlenmeme, evlilik dışı çocuk sahibi olma, eşcinsel evlilik yapma, evlenmeden aynı evde yaşama gibi olguları daha normal karşılanabilir bir hâle getirmiştir. Aile kurumunun temel sorunlarından evlenme ve boşanmada değişen toplumla beraber katı, baskıcı, kabul edilemez bir tutumdan daha anlayışlı, kabul edilebilir bir tutuma doğru değişmektedir. Örneğin boşanmanın temel sebeplerine bakıldığında bunların sadece hukuki sebepler değil sosyal/kültürel olaylar olduğu görülmektedir. Dolayısıyla evlilikler ve boşanmalarda aile kurumunun yapısını etkilemektedir.

Modern sayılan toplumlarda kadın; iş hayatında, siyasette ve birçok alanda görevler üstlenmiş ve erkekler ile eşit hak ve saygınlığa sahip olmuştur. Zaman içinde ataerkil/babaerkil aile biçimi önemi yitirmeye başlamıştır.


Günümüz toplumlarında aile kurumunda yaşanan değişimler ideolojilere göre değişmektedir. Liberal ve sosyalist ideolojiye göre aile kurumu içinde yaşanan değişmeler modern bir gelişme ve değişimin kaçınılmaz olduğu fikri yaygındır. Fakat muhafazakârlar aile kurumu içerisinde yaşanan değişimleri bir aile yapısının bozulması şeklinde ele almaktadır.


Aile kurumunun gelecekte ortadan kalkma görüşü Marksizm’e dayanmaktadır. Bu görüşe göre aile kurumu üretim ilişikleri ile ortaya çıkmıştır ve özel mülkiyet aile kurumunu meşrulaştırırmıştır. Özel mülkiyet aile kurumuna süreklilik kazandırarak bir üst yapı kurum hâline getirmiştir. Eğer özel mülkiyet ortadan kalkarsa aile kurumunu meşru kılacak herhangi bir dayanak olmayacağı için aile kurumu ortadan kalkacaktır.


Aile kurumunun geleceği hakkındaki diğer bir görüş ise ailenin ortadan kalkmayacağı ama toplumsal değişimlere göre yeni biçimler alacağı görüşüdür. Bu görüşe göre aile yapılan tanım ve açıklamalardan öte bir şeye dönüşmeyecek ancak yaşanan toplumsal değişimlerin etkisi altında kalmaktan ve gelişmekten de kaçamayacaktır.


Gelecek zamanlarda aile, günümüze göre daha çok değişecek ve çeşitli aile türleri ortaya çıkacaktır. Aileye bir alternatif olmaktan çok tehdit olarak görülse de toplumsal ve cinsel özgürlüğü temel alan beraber yaşama aile kurumunun toplumun kendisinden beklediği işlevleri yerine getirme konusunda olumsuz etkilemektedir.


Mutlu, ahlaki değerleri olan, düzenli yaşam olarak nitelendirilen aile kurumu zaman içerisinde nitelendirmeden uzaklaşmıştır ve işlevlerini yerine getirmekte zorlanan bir kurum hâline gelmiştir.

Tüm bunlar doğrultusunda bana göre aile kurumunun biçimi değişse de bazı özellikleri zayıflasa da içerisinde barındırdığı olgular varlığını sürdürmeye devam ettiği sürece aile kurumu ortadan kalkmayacaktır. Çünkü babaerkil otorite azalmış olsa dahi babalık kavramı halen devam etmektedir. Ayrıca aile kurumu bir referans grubu olduğun toplumsal değişimlere hızlıca uyum sağlayabilmektedir.

Aile kurumunun işlevleri toplumsal olaylar karşısında değişse dahi aile kurumu bir takım temel işlevleri sanayi öncesi toplumdan sanayi ötesi toplumlara kadar getirmeyi ve bu temel işlevleri kullanmayı başarmıştır.


Toplumun en küçük yapı birimi ve temel unsuru olarak görülen aile kurumu zaman içerisinde büyük değişikliklere, işlev kayıplarına uğrasa da asla ortadan kalkmayacaktır çünkü insanlar doğaları gereği topluluklar hâlinde bir arada yaşamaktadır. Her türlü toplumsal ilişkileri oluşturan ve düzenleyici kurallar geliştiren sosyal kurum aile kurumudur. Dolayısıyla aile kurumu bu toplulukların ilk basamağını oluşturmaktadır. Gelecekte pek çok işlev ve beklenti değişikliğine uğramış olsa da aile kurumu bana göre insanlık var olduğu sürece devam edecektir.