Aile, toplumu oluşturan en küçük ve en değerli parçadır. Toplumumuzun bu en küçük ve en değerli parçası teknolojinin hayatımıza girişiyle zedelenmiştir. Teknoloji ile beraber sosyal platformlar diye adlandırılan, aslında tamamen hayal ürünü olan birçok uygulama da hayatımıza girmiştir. İlk dönemlerde belirli bir yaş grubunun eğlenme, hoş vakit geçirme, yeni arkadaşlıklar ve hobi edinme gibi amaçlar üzerine kullandıkları bu uygulamalar, gelişen sosyal ve ekonomik şartlar içerisinde zamanla erişimin kolaylaşması ve kullanım yaşlarının düşmesi ile birçok soruna zemin hazırlamıştır. Tabii erişimin ve kullanımın kolaylığı ilk dönemlerde bizleri memnun etmiş, bu sorunu görmemizi engellemiştir. Gerçi şu an içerisinde olduğumuz dönemde de çok görünmemektedir.


Bu platformlar kullanılmaya başlandığı dönemden tamamen koparak şu an içerisinde olduğumuz dönemdeki halini almıştır. Bir felakete sürüklenmektedir. İlk dönemlerindeki kullanım amaçlarından koparak dış (gerçek) dünyadan tamamen bağımsız, hayalî bir dünya kurmuştur. İlk bakışta bu güzel olarak yorumlanabilir. Ancak bu platformların şu anki dönemde kullanım yaşını göz önüne aldığımızda, aslında hiç de hoş olmayan tabloyu görebiliriz.


Bu platformlar özelikle 10-20 yaş aralığındaki çocuk ve genç kardeşlerimiz için uçurum görevi görmektedir. Nasıl bir uçurumdan bahsettiğimi biraz daha açmak isterim.


Bu yaş aralığındaki kardeşlerimiz; gerçek dünyayı tanımadan, sanal dünya/âlem olarak tabir edilen bu platformlar ile tanışıp burada vakit geçirmeye başlıyorlar. Zamanla buralarda geçirdikleri süre artmaya başlıyor. Ve bu yaş aralığındaki kardeşlerimiz sokakta oyun oynamaları; dost, arkadaş edinmeleri gereken vakitlerini bu platformlarda geçiriyor, asosyal oluyorlar. Birçok şeyi bu sanal dünya/âlem denen yerlerde öğrenmeye çalışıyorlar. Ancak doğru olarak öğrendiklerini düşündükleri şeyleri yanlış öğreniyorlar. Uçuruma sürüklenmiş oluyorlar.


Bu uçurumların en tehlikelisi asosyallik olarak tabir edilen, aile ve sosyal hayattan kopukluk. Son dönem genç kardeşlerimizdeki sanal dünyanın çok büyük etkisiyle çekirdek ve geniş aile (akrabalık) bağlarında sorunlar meydana geliyor. Bu durumu ülkemizde “gençler ve aileler” üzerine yapılan bir çalışma ile çok rahat gözlemleyebiliriz. Aile ve sosyal çevre bağları oluşmayan kardeşlerimiz, dış dünya ile ilgili karşılaştıkları küçük veya büyük sorunların çözümlerinde, sosyal platformlarda öğrendikleri yanlışlıkların etkisi ile olumsuz madde kullanımları, intihar gibi yanlış ve tehlikeli yollar denemektedirler.

 

Sevgili kardeşlerim, değerli yaşıtlarım; yaşları 10-18 arası olan güzel kardeşlerime ve yaşıtlarıma: Çocukluğun bitmesi ile başlayan gelişim çağında fikirlerimizi, ruh ve fiziki değişimlerimizi; sanal âlem/dünya denen mecralardan gördüğümüz yalan yanlış şeylere özenerek, çalışmadan, hata yapmadan, hatta yapamadan, üzülmeden doğru şeyler elde edemeyeceğimizi lütfen kavrayalım. Unutmayalım ki hata yapmadan, terlemeden hatta yaptığımız hataların sonucunda üzülmeden, ağlamadan hiçbir şey elde edemeyiz. Üzülmek de sevinmek de bizim için, hayatımızda bunlar olmadan hiçbir şey elde edemeyiz. Bu bağlamı daha iyi anlamak için 1915’te atalarımızın bu ülke için, bu topraklar için kollarını bacaklarını kaybedip gazi olduklarını hatta canlarından vazgeçip şehit olduklarını hatırlayalım. Unutmayalım ki eğer güzel şeyler kolay olsaydı bu toprakları canımızdan vazgeçmeden, gözyaşımızı dökmeden alabilirdik. Sosyal platformları elbette kullanacağız ama hoş vakit geçirmek için. Benim burada değinmek istediğim şey, sosyal medyayı kullanmayalım demek değildir. Sosyal medyanın kötü yönlerini bilerek, bilinçli, amacına uygun kullanalım. Doğruları kitaplardan, makalelerden öğrenmeliyiz. Eğer bize lazım olan bilgiye kitaplardan, makalelerden ulaşamazsak değerli büyüklerimize danışarak bulmalıyız. Hepinize sevgilerimi sunuyor, sizlerde bu konu hakkında bazı düşünceleri uyandırabilmiş olmayı ümit ediyorum.

 

Kıymetli anne babalarımız, abilerimiz ablalarımız, değerli büyüklerimiz; biz gençler henüz erken yaşlarda sizlere göre çok daha rahat bir çağda doğmuş olmanın farkı ile sizler kadar bazı konularda kendimizi tam anlamıyla geliştiremedik. Bizim çağımızda gelişen teknoloji ile çok erken tanışma fırsatı yakaladık. Ancak bunun bir fırsat olduğunu biraz geç anladık. Sizlerin gençlik çağına göre çok daha rahat ve kolay bir çağda doğduk ancak imkânlarımızı tam anlamıyla doğru kullanamadık. Bizlerin kişisel gelişiminin doğru olarak tamamlanabilmesi için dış dünya ve teknolojinin etkisinden çok, sizlerin geçmiş yaşlarınızda yapmış olduğunuz hatalara, birikimlerinize ve hoşgörünüze ihtiyacımız var.


Yazıma burada son verirken hepinize saygılarımı sunuyorum.


Murat Avcı