Su taşı dürtüyor şimdi
Yağmur bulutu
Çocuk annesini

Uyan, artık eskisi gibi değil dünya
Seviyorum

Günyüzü görmemiş bir dalın hüznü
Akıyor damarlarıma
İliklerimi yakıyor
Göl kıpır kıpır
Sazlıkların ardından sıçrayan balık
Diyor ki bana-
Artık eskisi gibi değil dünya
Sıva kollarını
Ellerini taşın altına sok
Bir yapı kur kalbinin kıyılarına
Seviyorum

Alnımdaki derin çizgilerden
Savrulan toz
Umurumda değil
Gözaltlarımda büyüyen tepecikler
Yaşanmamış yıllarıma hatıra olsun
Ve titreyen ellerim
Ve daha ne çok şey
Hayatla ilgili, ölüme ilişkin
Umurumda değil
Basılı kağıtlarda kalan şiirler
Kalsın ve unutulsun
Denize yakın uçan kırlangıç gibiyim
Dilleri yakan sarhoşluğum
Dillere düşen
Soluk bir çerçevede dursun
Seviyorum

İznik Gölü'nde sonbahar
Damla damla karışıyor ölgün yıllarıma

Adını bilmediğim bir ağaçtan
Birden bire kopan yaprak
Tam kalbimin üstüne konuyor
Uğursuz dünya
Yenilmeyeceğim
Damarlarımda uyuklayan kan haykırıyor
Seviyorum

Artık eskisi gibi değil
Bütün kirleri ve nemleri kusuyor bedenim
İşte burada
Tam işte burada
Kırk üç yaşındaki cismim
Sevgilim
Yeni bir ad bulmalı sana
Yastığımdaki kokunu avcumda tutuyorken
Varsın dokunmayayım hiçbir şeye
Avcumu ağzıma bastırıyorum
Deliyim
Böyle dolaşıyorum sokaklarda

İznik Gölü
Görmedim ki daha önce
Bir çini tabak gibi
Desen desen
İnce
Mavinin bütün tonlarıyla haykırıyorum
Seviyorum

Ölmem artık dünya ölmezse
Göl kuşum benim
Güz çiçeğim
Sen de seviyorsun biliyorum
Kadınım ol
kuluçkaya yat dokuz ay on gün
Akasyaların üstünde
Seviyorum

Kanımdaki yıldız geçitim
Dirliğim, diriliğim
Alfabemdeki ilk ve son harfim
Dinginliğim

Hiçbir sözlükte yerin yok senin
Umurumda değil
Güneşi süzen akasya
Ankara’m İstanbul’um bütün şehirlerimsin
Akasya

Senin adın akasya olsun
İznik Gölü gözlerini kapıyor
Utanıyor mu biz öpüşürken
Yoksa akşam mı oluyor
Seviyorum
Yağmur altında yürümek gibi bir şey bu
Sevinçten ürpererek
Damla damla
İyi ki akşam oluyor
Seninle birlikte geliyor
İznik Gölü de yatağıma
Akasya
Seviyorum...