Otuz ikinci çentiğinde ömrümün

Hiç tanımadığım bir mezarlığa giriverdim.

Hiç tanımadığım mezarlarda yatan

Hiç tanımadığım ölülerle konuştum.


Konuşmak...

Duvarlardan, kedilerden sonra

Ölülerle de konuşmak varmış ağlayarak.


Dedim

"Farkımız ne diyin bana.

Beş on kürek toprağın

Üstünde ben,

Altında siz.

Nedir birbirimizden eksiğimiz?"


Biri cevap verdi

Üstünde kurumuş tek bir dal çiçek

Çoğu gibi mermersizdi

"Bize sözlükte yer ayrılmış

Bir molekül farkıyla.

Buraya daha kimse uğramamış

Senin gibi bahtıyla."


Konuşmak...

Delilerden, sarhoşlardan sonra

Ölülerle de konuşmak varmış ağlayarak.


Kalktı sonra ölüler,

Saf saf dizildiler.

Biri haykırdı aralarından

"Bir şair ölmüş öte tarafta

Daha şiirinin baharında

Ruhunu teslim edememiş henüz

Aklına fatiha"