Akıp gidiyordu hayat

Bozuk bir saatin gözleri önünden

Bozuk gözleri önünden bir saatin

Akıp gidiyordu başka bir hayat

Hiç gözü olmayan bir saatin

Gözleri önünde ise

Durmuş ilerlemiyordu daha da başka bir hayat

Ancak hayatlar ve saatler arasındaki bu derin bağda

En çok da ilgimi çeken o olmuştu

Erimişti ağaç gövdelerinde kadranları

Sayıları oturmuş aynı ağaç dibine

Düşünüyorlardı yorgunluk ve isteksizlik üzerine

Hiçbirinin konuşmaya yoktu mecali

Yani, sessizce verilen bir mücadelenin

Tam orta yerindeydi yürekleri

Bense bütün saatlerin kıyısında

İzliyordum olan biten her şeyi

İzliyordum ve hiçbir şey yapamıyordum

İşte, çaresizlik bir kez daha

Toplamış bütün kıtalarını zihnimin içinde

Sordum, sormaz olaydım

Ne yapılabilir zaman için?

Bir yol aramadım değil

Aradım, ancak bulamadım

Ne yana dönsem yüzüm boşluklara dikildi

Ne yana kaçsam bedenim hiçliklere savruldu

Aklım vardı en son, kaybettim

Kaybettim aklımı

Akmayan bir hayatın zaman yılgısında

Kabullendim daha fazla geç kalmadan

Ve kabullenmek beni kimsesizliğin öteki adına evirdi

Sonra bütün hayatlar

Gözleri önünden bütün saatlerin

Bozula bozula geçmeye başladı

Yoktu hiç gören

Yoktu hiç bilen

Yoktu hiç duyan

Olmadı, olmuyordu, olmayacaktı da zaten.