Yalnızlık ölümden önce geliyor, hatta doğumdan bile önce, ana karnında. Nefes bile almamıza izin vermiyor bazen.

Düşünüp düşünüp tok karnımıza yiyoruz beynimizi. Parçalarımızı kaybediyoruz, parçalarımızı tamamlıyoruz yetmiyor tekrar tekrar dağıtıp parçalıyoruz her yanımızı.

Biz mutluyuz sanıyoruz her akşamüstü. Dalan gözlerimizden aşkı çıkarıp efkarına sigara yakıyoruz. Ciğerlerimiz sadece bize ait.

Grileşirken rengimiz süslü sözcüklerimizle, süslü kravatlarımızla hayal ekiyoruz parmak uçlarımıza sonra dokunup soğuk duvarlara af diliyoruz tanrıdan.

Tanrı sağır, tanrı kör, tanrı dilsiz oysa. Bağırsak şimdi sayfa dolusu kim duyar ki bizi?

Kocaman bir akvaryumdayız. Zaman zaman yemlenen ağzımızla, şişen bedenimizle, kafamıza vurduğumuz aynalarla boğuluyoruz her nefeste.

Okyanus var aklımızda.