Aldous Huxley’in meskalin sonrasındaki deneyimlerini anlattığı bu kitap iki bölümden oluşmaktadır. Kitap bu deneyimlerden de öte; birinci bölümde, resim ve heykel gibi görsel öğelere değinmekte ve ikinci bölümünde cennet ve cehennem tasvirleri gibi maddi dünyanın ötesini yorumlamaktadır.
Kitap William Blake’den bir alıntıyla başlamaktadır: ''Eğer algı kapıları temizlenseydi her şey insana, olduğu gibi görünürdü: sonsuz.'' Her ne kadar güzel başlasa da parçalı bir anlatım içerdiğinden dolayı benim için okuması biraz zor oldu. Ancak içerisindeki sorgulamalar oldukça güzel ve ufuk açıcı nitelikteydi. Altını çizdiğim yerlerden “Bütün ahlakın en azından yarısı olumsuzdur ve yaramazlığı dışarıda bırakmaktan oluşur. Tanrının duası elli kelimeden azdır ve bu kelimelerden altısı bizi günaha yönlendirmemesini Tanrıdan istemeye ayrılmıştır” ifadesi, Müslümanlıkta, inanan insan için bir düstur olan Fatiha suresinin anlamını aklıma getirdi. Huxley gerçekten de haklıydı, ölülerin başında bile "Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.” şeklinde dua ederek, kendi günahlarımız için bile Tanrı’yı sorumlu tuttuğumuzu fark ettirdi.
Kitabında sadece ahlak değil aynı zamanda düşüncelerimizi şekillendiren dili de eleştirerek “görebilmem için perde kaldırıldı” dememiz gereken zamanda “hayal ediyorum” deme eğiliminde olduğumuzu söylüyor. Ayrıca amatör bir astronom olarak, Huxley’in insani olan ve olmayan olarak betimlediği deneyimleri bizzat yaşamış olmak, kitabı benim için daha da değerli kıldı. Çünkü Teleskobumun merceğinden ilk baktığım anda ben de kendimi oldukça önemsiz ve küçük hissetmiştim. Ayrıca çok uzağa gitmeden, insan en yakınına, yani kendisine döndüğünde, derin meditasyon halindeyken çevrenin önemini kaybettiğini hatırladım. Huxley, sadece orta mesafe ve biraz uzaktaki ön plan denebilecek şeylerin dosdoğru insani olduğunu, çok yakın ya da çok uzağa baktığımızda insanın ya ortadan kalktığını ya da önceliğini yitirdiğini belirtmektedir. Astronomun bir ressamdan daha da uzağa baktığını ve insan hayatından da azını gördüğünü, gözlerini yakındaki noktaya çevirmeyi tercih eden sanatçı için de eserinde insanlığın önemini kaybettiğini söylemektedir. Kitabın başındaki alıntıya geri dönersek, insanlık olarak meskalin, meditasyon, astronomi ya da mikroskobik dünya gibi uğraşlar yardımıyla, görebilmemiz için perdeleri kaldırabiliyoruz ve çeşitli yollarla temizlediğimiz algı kapılarından sonsuzluğu izleyebiliyoruz.
Aldous Huxley- Algı Kapıları, Cennet ve Cehennem
Yayınlandı