Tek başına, sessizce ilerlemen gerekiyor. Yolcunun olduğu yolun güzelliği, yolculuk bitene kadar sürermiş. Sen de evvela hazırlıklarını yapacaksın. Kötülüğe, ihanete, savaşa, acıya, üzüntüye karşı cephaneni hazır tutacaksın. Tamamım dediğinde önce düzlükte başlayacak yolculuğun. Sakin sakin adımlarını atarken karşına çıkacak engeller. Hiç beklemediğin anında vuracaklar otuz kurşunla yüreğinden. Sendeleyeceksin, düşeceksin yine de yolda kalkacaksın ayağa, mezar taşın gibi dimdik duracaksın…. Yolda yürürken bir sürü insan geçecek önünden. Suretlerin hepsi en sevdiklerin olacak. Zaman, yolculuğun sırasında onları senden alacak. Bazı sofralara oturacaksın, orada tattığın muhabbetin tadını unutamayacaksın. Sonra yolculuğa devam edeceksin, gece olacak. Karanlığı kucaklayacaksın. Karanlık sana evin, huzurun, sığındığın limanın olacak. Yol öyle uzun ki nerede, niçin başladığını unutacaksın. O vakit yürümeyi bırakıp biraz soluklanmaya bakacaksın. Bir ağacın gölgesinde serinlerken aklına düşecek, âlem-i ervahtan beri yolda olduğun. İşte o vakit neden çıktığını ve ne yapman gerektiğini hatırlayıp tekrar başlayacaksın yürümeye. Günler, haftalar derken yıllar yılı sürecek. Acıyı da tatlıyı da, sevgiyi de ihaneti de bu yolda tadacaksın. Bazılarından az bazılarından çok. Ama herkes gibi tadını bileceksin. Sıfırdan başladığın yolculuğunda, yokluktan ne kadar ileri gideceğin ise senin nasibin olacak. Bazen boğazın kuruyacak sıcaktan bazense tir tir titreyeceksin yağmurun altında ıslanmaktan. Fakat vakit geldiğinde hepsi bir anda yok olacaklar. Vakit, yolculuğunun nasıl geçtiğine bağlı olacak. Düzlükte başladığın yolda, engebelere takılmadan ilerlediysen hakkını vermiş olacaksın. Fakat aksi olursa… işte o zaman yol daha bitmemiş demektir. Yol, ne zaman ne vakit bitecek sen bilemezsin. Ne durman gerektiği yeri ne de koşman gerektiği yeri. Sadece yürümen gerektiğini bilmen yeterli. Vakit, geldiğinde kendini sana belli edecek. O zamanda bile yol bitmeyecek, ta ki sen yürümeyi bırakana kadar. Yol, bir otobüsün durakları gibidir. Her durakta duracak biraz sabrettikten sonra tekrar başlayacaksın ilerlemeye. Sonun geldiğini gidecek durak kalmadığında anlayacaksın. Ayaklarınla debelenerek çıktığın bu yolda, bitişin huzurlu, yumuşak bir toprağın altında yattığında olacak. Senin çıktığın bu engebeli yolları bir başkaları yürümeye başlayacak. Sonra onların mezarları hazırlanınca, bir başkaları ve yeniden bir başkaları… Aslında yol hiç bitmeyecek, gelenler ve geçenler değişecek, yolcu gelip gidecek ama yol, yolcusunu beklemeye devam edecek.