Schutz’a göre toplum özneler arasılıktan oluşur. Failler birbirleri ile girdikleri ilişki konusunda eylemi yani praksis’i oluştururlar. Özneler arası etkileşimin sonucunda, insanlar birbirlerini anlamayı ve kültürü oluşturarak aynı zamanda tipleştirmeleri yaratırlar. Fenomenoloji ile toplum, kurumsallaşmış ilişkileri ve çeşitli gündelik hayat ritüellerini tipleştirir. Böylelikle, tipleştirilmiş anlamlar kıyaslanınca birbirlerini anlayan iletişim ortaya çıkabilecektir.
Schutz, bu tipleştirme alanına sağduyu perspektifi adını vermektedir. Bir topluma özgü kültürel değerlerin sorgulanmadan kabul edilmesi, sağduyu perspektifinin devreye girmesi ile mümkün olmaktadır. Schutz, buna alternatif olarak bilimsel, dini, estetik gibi perspektiflerin de olduğunu söylemektedir. Örneğin HIV, AIDS gibi sağlık temelli konuların gözlemlenmesi ve kendine has fenomenolojik alanının belirlenmesi, bilimsel perspektif ile anlam kazanmaktadır.
Perspektifler arası sörf yapmak demek, esasında fenomenoloji dünyasına girmek demektir. Sağduyu perspektifinden aklın perspektifine sıçrayan birisi, estetik perspektifin bakışına girmek istiyorsa bir eserde anlamı arıyor demektir. Çünkü sağduyu perspektifi "bakışı" temel alırken; estetik, "etkilenme" ve "içerikteki mesajı anlama" temasına dayanır. Dini perspektifi diğerlerinden ayıran Schutz, onun kutsalla bir arada olmaklığı ifade eden ve diğer tüm perspektiflerden arınmayı esas alan bir yapısı olduğunu söyler.
Sonuç olarak toplum, perspektifler arası etkileşimin özneler arasılığında oluşan anlamının toplamından ibarettir diyebiliriz.
Kaynakça:
-Schütz, A. (2018). Fenomenoloji ve Toplumsal İlişkiler. Türkçe Söyleyenler: Adnan Akan, Seyda Kesikoğlu. Ankara: Heretik.
-Şentürk, Ü. (2018). Husserl ve Schutz; Fenomenolojik Perspektif. Gündelik Hayat Sosyolojisi.
Yazar: Dilara Aydın