Algı ve psikolojik manipülasyon literatürdeki tanımı; bir kişinin düşünce, duygu veya davranışlarını etkilemek amacıyla bilinçli olarak kullanılan çeşitli teknikleri ifade eder. Bu terim, genellikle bir kişinin algılarını değiştirerek veya yönlendirerek, duygusal tepkilerini etkileyerek veya bilinçaltı düzeyde etki bırakarak manipülasyonu içerir. Bu konu psikoloji, iletişim ve sosyal bilimlerde incelenir. Algı, benim şahsi fikrim olarak “kişinin bulunduğu konumunda kendisini yetersiz hissetmesidir.” Etiyolojik olarak temelinde bilgi yetersizliği ve özgüven eksikliği vardır. Semptom olarak da bulunduğu konumda almış olduğu kararların zararlı olacağının farkında olsa dahi kararından dönmemesidir. Neticesi olarak işin zarar kısmından çok başarılı bir hüküm vermiş gibi algı yaparak sürekli olarak dillendirilmesidir. Algı operasyonu genellikle coğrafik olarak insanların yaşamış olduğu etnik kimlikleri ve inançları üzerinden yapılır. Yani toplumun en manipülatif yanını kullanarak hayata geçirmesidir. Halkanın en zayıf noktasını yakalamak yapılacak algının temelini oluşturur. Yapılması gereken tek şey gerekli ilacı en doğru şekilde enjekte etmektir. Gerisi ise damardan enjekte edilmiş ilaç gibi dolaşım sisteminde gezen terapötik ilaç gibi topluma yayılır. Algı yapmak her ne kadar kolay bir görünüme sahip olsa da açıkçası zor ve yorucu bir süreç gerektiren eylemdir. Öncelikle hem bireysel hem de toplumsal olarak insanların bilinçaltına hükmedebilmektir. "Bilinçaltı" bir kişinin farkında olmadığı düşünce, duygu, anı ve dürtülerin bulunduğu zihinsel alanı ifade eder. Bu kavram, Sigmund Freud'un psikanaliz teorisinde önemli bir rol oynamıştır. Bilinçaltı, genellikle bilinçli düşüncelerin ötesinde yer alan, gizli veya bastırılmış içerikleri içerir. Psikolojik süreçleri anlamak ve bazı davranışları açıklamak için bu kavram sıkça kullanılır. Burada bir ekleme yapmak istiyorum; “Bilinçaltınız asla uyumaz. Her zaman iş başındadır. Tüm hayati işlerinizi kontrol edende odur.” BİLİNÇALTININ GÜCÜ isimli eserden bir anekdot. Bu kısma kadar giriş, gelişme şeklinde devam ettik. Fakat bundan sonraki kısım atılan temelin sağlam olup olmadığını anlamak için uygun girişimlerin yapılmasıdır. Yani hava ve zemin koşulları oynamaya müsait mi değil mi? Buna odaklanacağız. Öncelikle algı için temel şart bilinçaltımızdı. Eylemin psikolojik tarafı zaten halkanın en zayıf ve kolay noktasını bulmaktı ki psikolojisi zayıf olan insanlar hızlı bir şekilde ilacın etkisine maruz kalır. İlk iki basamağı geçtikten sonra uzun ve zor bir sürecin son basamağı olan manipülasyon basamağıdır. "Manipülasyon," bir kişinin başkalarını kandırmak, etkilemek veya yönlendirmek amacıyla çeşitli taktikleri bilinçli olarak kullanması anlamına gelir. Bu taktikler genellikle duygusal, psikolojik veya bilgi ile ilgili olabilir. Manipülasyon, diğerlerini istenilen bir sonuca ulaşmak için etkileme amacını taşıyan bir davranış biçimidir. Algı ve psikolojik manipülasyon aslında her iki kelimenin de gayesi; yapılmak istenen eylemin, hayata geçirilmek istenen faaliyetin temelidir. Bilinçaltı, algı. Psikoloji bu temel kavram halkayı oluşturan birer unsurdur. Unsurlar olmadan faaliyet ve eylem başarılı olmaz. Çünkü sebep ve sonuç ilişkisi zıt duruma düşer. Sebep olmadan sonuç olmaz. Yani hayatta her şeyin bir amacı, sebebi ve sonucu vardır. Sen her ne için çaba sarf edersen, gayret gösterirsen iyi veya kötü sonucuna mutlaka ulaşır ve elde edersin. Mutlaka hayat bu metinde yazılanlardan ibaret değil. Haksızlık, ihanet, kıskançlık ve fesatlık gibi düşmanlarımızın birçok kirli düşünceleri, hal ve hareketleri, tavırları da mevcut. Günümüz insanında görmüş olduğumuz birçok kavram aslında. Çok da şaşırmamak lazım. Adeta normal bir oluşum gibi içerimizde yaşıyorlar. Algı ve psikolojik manipülasyon başlığını, yukarıda saymış olduğumuz karaktere sahip insanlar çok daha güzel ve etkili bir şekilde yapıyorlar. Eylem ve faaliyetleri için adete dünyayı kurtarırcasına çalışıyorlar. Onlar için sadece kendi menfaat ve kişisel çıkarlar ön plandadır. Sanırım bu tanımın diğer bir adı da hırs olsa gerek. Hırsının esiri olmuş insan kadar tehlikeli, zararlı hiçbir şey yoktur. Hırs insana her şeyi yaptırabilecek potansiyele sahiptir. Sadece doğru zamanı ve uygun koşulları bekleyerek hareket ederler. Son derece sabırlı ve sinsi davranırlar. Sanırım buradan da ikiyüzlü oluşlarına geçiş yapmak gerekiyor. Çünkü sabırlı ve sinsi insanların en büyük ortak özellikleri ikiyüzlü olmalarıdır. Diğer bir güçlü yanları ise trajikomik fakat duygusal manipülasyonda son derece başarılı ve etkili olmalarıdır. Bulunduğumuz herhangi bir ortamda bu tür insanlar vardır. Genelde egoları yüksek ve kendilerinden başka hiç kimse yokmuş gibi tavırları vardır. Egosunun esiri olmuş, hırsına yenik düşmüş tipik insanlardır. Ortak özellikleri yüzde doksan aynıdır. Algı ve psikolojik manipülasyonun en net özeliklerinden biri de bu eylemi yapacak olan kişinin kesinlikle her konuda kendisini yetenekli ve takdir edici olarak lanse etmesidir. Aslında net bir şekilde incelendiğinde kendisi tamamen yanlış kararlar, hatalar ve noksanlarla bürünmüştür adeta. Fakat en iyi yaptığı şey yani manipülasyon taktiği ile herkesi kendisine bağlamış olmasıdır. Oysa kendisi yeteneksiz, ferasetsiz aynı zamanda muhteşem ölçüde yetersizdir. Günümüzde bu tür insanlar çok ön planda. Her alanda ve sahada bu insanlarla karşılaşmak mümkündür. Bizim için önemli olan ise sadece kendimize odaklanmamızdır. Çünkü bu tür karaktere sahip insanlar daha önce de söylediğim gibi; gayet sakin ve sabırlıdırlar. En zayıf ve savunmasız anınızı beklerler. Uygun zemin ve koşullar oluştuğu zamanda eylemlerini hayata geçirerek sizi ekarte ederler. Sonuç olarak bu durumda acı çeken, canı yanan ve malum eylem karşısında mağdur konumunda yer alırız. Siz değerli okuyucularıma Thomas Jefferson'ın şu sözüyle veda etmek istiyorum;


 “Herkes kendi masumiyetini korumak ister, ama ikiyüzlülük her daim masumiyeti çiğner.”