Asırların değişmeyen yönetim morfini,

Bilinmezliğin korkusudur.

O korku ki kalem kırar, laf büker,

Var olmayanın gizemiyle insanoğlunu büyüler.

Ve benliğini unutmuş, isimsiz kimseler,

Yeni nesillere bu gerçeklerle büyümeyi emreder.


Şamanlar ve rahipler...

Krallarla yapılan gösterişli ayinler...


Seyirdedir aciz kitleler,

Altın kafeslerine aşıktır bu bülbüller,

Bitmek bilmez ritüellerin esrarı eşliğinde

Uyuşturulmuş, boş gözlerle bakan bir hapis hayatındadırlar.

Kör cehaletin pençesinde mahkum,

Sesleri çıktığı kadar haklı,

Haykırırlar göklere:

"Bir duyan olsa da verse!" hakkı.


Sonsuzluk ve sorunsuzluk talebi,

Gözlerindeki kara perdenin asıl sebebidir.


Kesin ifadelere dayalı satırlar,

Gerçeklikten uzak olgular içermekte;

Yeminlere binaen inşa edilmiş temelleriyse,

Akılla muhakeme karşısında sessiz,

Depremzede milletlerin sebebi hükmündedir.


Şart olan uyanış, öncesinde gelmeli yıkımın.

Kaybolmuş hayatlara küfürler savurmak yersiz,

Ellerinden tutabileceklerinizle beraber dayanın.


Şayet her şey için olduysa artık çok geç,

Kafanızı kaldırıp da bakın yıldızlara

Hiç yaşayamadığınız kendi hayatınızdır en büyük kayıp,

Keşkelere boğulu hırıltılı sesler çıkar belki içinizden

Dudaklar paket paket sigaralara mahkum,

Hiç olmazsa hayata yeni bir sayfa açmadan evvel

Asırlık uykularda kaybettiğiniz gerçeklerden yakının.