Karanlığa dayanamayan küçük bir kız çocuğuyum.
Hiç büyümedim.
Büyümeyeceğim.
Korkunca ağlıyorum, kızınca ağlıyorum, üzülünce ağlıyorum.
Saçma dayatmalarınız hiç umurumda değil. Sevginize de hiç ihtiyacım yok.
Olmadı, olmayacak.
Bir mahlasım da yok.
Yitik kaldı adım şiirlerinizde.
Gün geçtikçe eriyip kayboluyorum.
Korkuyorum karanlık tarafınızdan.
Sırtınızı dönünce oluşan soğukluktan korkuyorum.
Sevmiyorum soğuğu.
Sevmeyeceğim...
Bazı geceler izlediğim filmlerde canlanan korkularıma esir oluyorum.
İnkâr etmiyorum.
Çözemedim hâlâ içimdeki yabancıyı.
Bazı sözler onu harekete geçiriyor.
Bazı kilit cümleler var ama ben hatırlayamıyorum.
İçimdeki küçük kız hepsini hatırlıyor.
Hepsine bir tutam çığlığı var.
Beraber bağırıyoruz.
Ama sessiz bağırmalıyız.
Biri bizi susturuyor.
Sakın dokunma ona, uzak dur.
Sakın dokunma, git buradan.
Hiç gelmemeliydin.
Beni hiç görmemeliydin.
Sayıkladığımız bir gece daha büyüyor.
Ama ben büyümüyorum. Büyümeyeceğim.
Sana kim dokundu bilmiyorum küçük kız.
Ama altın saçların bir tutam çığlıkla taranıyor.
Suçlu muyum yoksa kurban mı, bilmiyorum.
Ağlıyoruz bu ara sık sık. Tutma kendini hiç. Elimizde değil işte.
Karanlık korkutuyor, karanlığınız çok soğuk.
Umudumuzu aldılar. İçimiz acıyor.
Her yara kabuk bağlar mı, bilmiyorum.
Altın saçlarını tarıyorum küçük kızın.
Olmayan uykusuyla uyuması için yalvarıyorum.
Lütfen uyu, lütfen uyu...
Bacağını sağa sola salla ve kendine ninniler söyleyerek uyu.
Vakit çok geç güzelim, uyu...