Önce zamanın ne olduğunu anlamalı bence gerçekten şu, 'anda' olabilmek için
zamana daha geniş bir perspektiften bakarsak mesela uzaydan (biraz da yaratıcı gözünden) zaman en küçücük birim anda gerçekleşen devinimdir. Bu da beraberinde değişimi ve hareketi getirir. Biz bu devinimi daha kolay anlayabilmek için zaman denen insan ürünü bir olguyu kullanıyoruz. Geçmişi daha kolay anlamak, bugünü daha iyi planlamak ve geleceği tahmin etmek için. tamamen bizim uydurduğumuz bir şey aslında. O yüzden aslında 'an' denen şey hem geçmiş hem gelecektir. Hem de gerçekten senin bunu okuduğun benimse yazdığım zamandır bence. ''An'da olabilmek hatta yaşayabilmek için yapmamız gereken şey de o değişimi tüm canlılığımızla hissetmekten geçer bence. Bu belki milisaniyelik bir korku ya da aylar süren bir depresyon ya da belki komik bir espri de olabilir.
Yani gerçekten tüm devinim dursa saatler hep 3 olsa ve/veya planlarımızı tutarlı şekilde yapabileceğimiz başka mekanizmalar olsa o zaman herkes gerçekten şu 'an'ı hissedebilecek mi? Ya da gerçekten her anı mı yaşamak istersin hiç yaşanmamış olmasını istediğimiz ve isteyeceğimiz anlarda ne yapmalıyız?
O yüzden şu 'an'dan bahsederken hangi andan bahsedeceğimiz de bambaşka yollar açıyor sanki he?
Konu uzar gider düşünceler dallanır budaklanır sonra bir anda geri olduğun yere 'an'a mı dönersin?