Ekoseli bir koltuk, gri hatırlıyorum onu,

Bilmezdim üzerinde ki renklerin ismini.

Ne anlattığını bilmediğim haber bültenleri,

Çay içilir yemekler yenir,

Ben, biz sevilirdik.


Eskiyi özlediğim yok.

İsterdim anlamayayım ölüm ne demek.

İsterdim parçalanmış çocuk cesedi görmemek.

İsterdim, isterdim ki kötülüğü bilmemek.


Ne varsa anlarsın denilen, anladım.

Neden kötüymüş büyük insanlar.

Neden korkmalıymışım sizden insanlar!

Neden uzaklarda kaybolurmuşum,

Evden uzak, canımdan uzak nedenmiş!


Meyveler neden yıkanarak yenirmiş anladım.

Güvenilmezmiş her insana,

İkram edilen her şeker yenmezmiş mesela,

Anladım.


Yeşil çimenler, beyaz bulutlar,

Uçuşan kelebekler,

Akıp giden su,

Hepsi hala var,

Ne keyif aynı,

Ne aynı cümleler ile tarif edilen,

Geçmişte ki o dünya,

Ne ben.


Anladım, kaçtı keyfim!

Yeterince oynadım dünya seninle,

Şimdi parçalara mı ayırayım seni,

Yakıp yıkayım mı seni?

Öyle yaptım ya zaten.


Anladım, anladım.

Da! Anladım da!

Anlamadım.

Sahi.

Nasıl oldu da,

Onumdan sonra yaşamadım?