Anladım ki gün gelince kendi köşemize çekildiğimizde, düşündüğümüzde ne kadar da yalnızız. Etrafımızda gülücükler saçıyoruz ve o gülüşlerin ardını biri ne olur görsün diye yalvarıyoruz. Ne olur görün beni, sağır olduğunuz kulaklarınızı bir dakika olsa da açın. Bir dinleyin! Bir duysanız içimdekileri, bir baksanız bana, ben enkazım artık, sadece bekliyorum. Belki huzuru belki mutluluğu. O enkazın altında inatla, inançla bekliyorum. Umut insanı öldürüyormuş gerçekten, ben anladım, bu dünya kibir ve sadece kendini düşünenlerin dünyası. Belki ben de bu yazılarla bencillik ediyorum. Ama sadece biraz kendimi bulmak istiyorum. Ben insanlara mutluluk verdikçe neden yarım kalıyorum, neden geceler çoğalıyor? Neden gözlerim kapanmıyor, beynim hiç susmuyor, hep hatırlatıyor nefret ettiğim yalnızlığı. Bir yazı okumuştum, şöyle diyordu: "Seni bu dünyaya getirenler sevmediyse kimsenin sevgisine inanmazsın." Çok doğru. Ben inançla bu yolda ilerlemeye çalışırken hep engeller... Belki de bu taşlar uçurumun sonundaki manzaranın başlangıcıdır. Sanırım o uçurum beni bekliyor. Eğer tutmazsanız elimden, bir yıldız gibi kayacağım bu dünyadan. Adımın anlamıyla gerçek anlamda buluşacağım. Siz tutmazsanız o tutar elimden. Şimdi gökyüzüne öyle boş bakıyorum ki, o dolu dolu galaksiye. Dışarısı buz gibi ama ben üşümüyorum, içimdeki yangın durmadıkça üşümeyeceğim. Artık düşüncelerim de huzur vermiyor. Ben tutunamıyorum.