Ünlü Rus yazar Tolstoy'un başyapıtı olan Anna Karenina:


Levin, geçimini çiftçilik yaparak kazanan iyi kalpli bir soyludur. Daha sonra Levin, Moskovalı olan bir soylu kızı olan Kiti'ye aşık olur. Aynı kıza bu sırada Kont Vronski de ilgi duymaktadır. Zengin, aynı zamanda yakışıklı Kont Vronski aslında Kiti'ye aşık değildir; sadece gönül eğlendirmek için bir araç olarak görmektedir. Kiti ise Levin ve Vronski arasında seçim yapmak zorunda kalır. Annesi ise Vronski'yi seçmesi yönünde onu yönlendirir. Kiti ile gönül eğlendirmek için birlikte olan Vronski, aslında yüksek kademede bulunan, devlet memuru olan Aleksi Karenina'nın eşi Anna Karenina'ya aşıktır. Bu yüzden evlenme konusu gündeme gelince Kiti'yi reddeder. Kiti kendisini seven birini, Levin'i reddetmiştir. Bu iki durum bir araya gelince Kiti'nin sağlığını olumsuz yönde etkiler. Anna Karenina, araları açık olan erkek kardeşiyle yengesini barıştırmak amacıyla Moskova'ya gider. Kont Vronski ile Anna Karenina ilk defa burada karşılaşırlar. Kont Vronski, Anna'dan çok etkilenmiştir. Vronski duygularını açığa vurunca Anna kendisini geri çeker ve acele Petersburg'a geri döner. Vronski, dönüş yolunda Anna'nın peşini bırakmaz, yolculuk boyunca onu yalnız bırakmaz. Aralarındaki aşk hızlı bir şekilde gelişir. Sürekli olarak buluşurlar. Kimseden çekinmeden, herkesin görebileceği mekanlarda da buluşmaktadırlar.


Anna’nın kocası Aleksi ise karısının bu davranışından dolayı kariyerini kaybetmekten korkar. Karısının onu aldatıyor olması kariyerinin geri planda kalmasını sağlar. Kiti’ye Levin tekrar evlenme teklifi eder. Kiti kabul eder ve güzel bir evlilik yaşarlar. Evlilikleri huzurlu ve sağlam temellidir. Anna Karenina kocasına Vronski'nin sevgilisi olduğunu açıkça söyler. Aleksi ise karısından boşanma konusunda kararsızdır. Boşanmaya karar verdiği anda Anna'dan kötü bir haber gelir. Anna'nın Vronski'den bir çocuğu olduğu ve doğumun kötü geçtiği ve Anna'nın ölmek üzere olduğu haberini alır. Anna'nın yanına gelir ve barışırlar. Anna kocasının kendisini affetmesi için yalvarır. Aleksi, Anna'yı ve Vronski'yi affeder. Vronski bu olaylardan sonra utanarak intihar girişiminde bulunur. Zamanla Anna ile Aleksi arasında tekrar gerilmeler başlar. Vronski iyileşince Anna erkek çocuğunu kocasında bırakarak kızını yanına alır, Aleksi’yi terk eder. Vronski'yle birlikte Avrupa'ya giderler. Vronski bu yüzden askerlik mesleğini bırakır. Çocuğundan ayrı kalmaya dayanamayan Anna tekrar Rusya'ya döner. Gizlice eve girerek çocuğunu görür. Vronski Anna'ya Aleksi'den boşanıp kendisiyle evlenmesini söyler. Anna bazı inançlarından dolayı bunu yapmaz. Aralarında sorunlar oluşur. Anna sevgilisini kaybetmekten korkar, bu yüzden geceleri morfin alır. Vronski ise aşkı yüzünden askerliği bıraktığı için çok pişman olur. Anna psikolojik sorunlar yaşamaya başlar. Bir gün Vronski ile ilk karşılaştıkları tren istasyonuna gider. Anna yaşadıklarını kaldıramayarak trenin önüne kendini atarak intihar eder. Böylece yasak aşk acılı bir sonla biter.

 

Akımlarla İlişkisi:

Yazar eserinde Rus toplumunun yaşantısını, düşünce yapısını ve hayata bakış açılarını değiştirmeden, abartıya kaçmadan aktardığı için realizm akımı baskınlık kazanmıştır. Romantizm akımı da gerçekliğe dönük olarak hissediliyor. Romantizme yer verilirken gerçeklik algısı vardır.


“Eğer iyiliğin bir nedeni varsa o artık iyilik değildir; eğer iyiliğin bir sonucu, yani ödülü varsa yine iyilik değildir.” (Realizm)


"Ama eğitimin amacı da bu zaten: Her şeyi zevk haline getirmek."


"Eh, eğer amaç buysa o zaman ben yabani kalmak isterim." (Realizm)

 

"Hayat tarafından birbirimizden ayrılıyoruz; ben onu mutsuz ediyorum, o da beni. Ne onu ne de beni değiştirmek mümkün değil. Bütün denemeler yapıldı, vida yerinden çıktı." (Realizm)


"Dindar, iyi ahlaklı, namuslu, akıllı bir adam diyorlar ama onlar benim gördüğümü görmüyor. Sekiz yıldır hayatımı nasıl mahvettiğini, içimde canlı olan her şeyi nasıl boğduğunu, benim aşka gereksinimi olan capcanlı bir kadın olduğumu bir kez bile düşünmediğini bilmiyorlar. Her adımda beni nasıl aşağıladığını ve yaptığı şeyden hoşnut olduğunu bilmiyorlar. Yaşadığım hayatı haklı çıkartmak için bütün gücümle çabalamadım mı? Onu sevmeye, kocamı sevmek olanaksız olunca oğlumu sevmeye çalışmadım mı? Ama zaman geçti, artık kendimi aldatmayacağımı, dipdiri bir kadın olduğumu, bunda benim suçumun olmadığını, Tanrı’nın beni böyle yarattığını, benim için sevmenin ve yaşamanın gerekli olduğunu anladım." (Realizm)


"İlişkimiz başlamadan önce birbirimize doğru yürüyorduk, sonrasında ise karşı konulmaz bir şekilde farklı yönlere gidiyoruz." (Romantizm)


Kitap Hakkında İnceleme:

Kitap geniş betimlemeleri ile öne çıkmıştır. Çok güçlü bir kurgusu vardır. Eser yazıldığı dönemin toplumsal yapısını başarıyla ortaya koymuş, toplumdaki aile yapısındaki gerçekliği de tüm yönleriyle aktarmıştır. Dostoyevski “Anna Karenina, çağımızın Avrupa edebiyatındaki benzerlerinden hiçbirisinin kendisiyle boy ölçüşemeyeceği kadar kusursuz, mükemmel ve ölümsüz bir sanat eseridir.” diyerek romanın önemini vurgulamış olmaktadır.


Tolstoy bu romanında, kişileri tek tek ruhsal boyutlarıyla birlikte inceleyerek psikolojik roman özelliği de kazandırmıştır. Eserde iki farklı evliliği karşıt olarak anlatmıştır. Birinde doğruluk üzerine samimi olarak kurulmuş bir evliliğin getirdiği mutluluk anlatılırken bir diğerinde ise yasak bir aşkın bir aileyi yıkımı anlatılmıştır. Bir yanda mutluluk bir yanda trajik bir evlilik anlatılıyor. Kitap okunduktan sonra bölük bölük bir anlatımı var gibi geliyor; sanıyorum ki önceden gazetede tefrika edildiği içindir. Kitap o kadar uzun betimlemelere yer vermiştir ki artık bitse, dediğimiz anlar olur. Bu yüzden geniş, güzel betimlemelere yer verilmiştir. Kitapta yer alan Levin'in bizzat Tolstoy'un kendisi olduğu söylenmiştir.

Anna Karenina bir başyapıt bence, herkesin kitaplığında mutlaka olmalı


Alıntılar:

"Sekiz yıldır hayatımı nasıl mahvettiğini, içimde canlı olan her şeyi nasıl boğduğunu, benim aşka gereksinimi olan capcanlı bir kadın olduğumu bir kez bile düşünmediğini bilmiyorlar."


"Sizin davranışlarınız ne olursa olsun yüce bir gücün bizi birleştirdiği bağları koparma hakkını kendimde görmüyorum."


"Benim amacım, işlerimi hiçbir zorlukla karşılaşmadan sürdürebilmem için gerekli olan şöhretimi korumaktan ibaret."


"Enerjinin kaynağı sevgidir. Sevgi de öyle pazarlıkla elde edilemez. Seveceğim deyip sevemez insan."

 

"Bu herkesin başına gelebilecek bir talihsizlik. Benim de başıma geldi. Mesele sadece bu duruma en iyi nasıl katlanılacağı meselesidir."


"İnsanın karısı varsa derdi var demektir; ama sahip olduğu kadın karısı değilse derdi daha da büyüktür."


Tolstoy Anna Karenina romanını yazmaya başlamadan önce Peter ve Great adlı tiyatro oyunu üzerine çalışıyordu. Ancak arkadaşına yazdığı bir mektupta seçtiği projenin zorluğundan ve ilerleme kaydedemediğinden yakınıyor.

O günlerde komşusu Bibikov’un metres hayatı yaşadığı kadın, Bibikov’un başka bir kızla evlilik planları yaptığını öğrenince evden kaçar ve kendini trenin altına atarak intihar eder. Geride bıraktığı notta “katilim sensin” diye yazar sevgilisine. Bu olay Tolstoy’u derinden etkilemiştir. Polis titizliğiyle konuyu araştırır, cesedi görür ve zavallı kadının yaşamını hayal etmeye başlar. Ve daha sonradan Anna Karenina romanını yazmaya başlar.