Yunanistan-Polonya ortak yapımı Apples filmi, Dogtooth ve Before Midnight gibi filmlerde Yardımcı Yönetmen olarak çalışan Christos Nikou’nun ilk uzun metrajlı filmi olarak karşımıza çıkıyor. Filmin üzerinizde yarattığı etki muhakkak daha fazla bilgi sahibi olma isteği uyandırdığından, bu tip detaylar ile karşılaşmak da hayranlığı pekiştiriyor. Film boyunca yansıtılan kasvet; oyunculuk performansları, diyaloglar ve olaylarla bütünleştiğinden Nikou’nun bu filmle akıllara kazındığı, muhakkak bir kitle edindiği tahmini oluşabilir. Distopik atmosfer, az diyalog, pastel renkler göz önüne alındığında filmin Yunan Tuhaf Dalgası akımının bir parçası olduğu söylenebilir.

Dünya genelinde unutkanlık yapan bir pandemi ile mücadele eden karakterler üzerinden aslında hatırladıklarımızın toplamı olduğumuzu işaret eden filmde başrol Aris Servetalis müthiş bir oyunculuk performansı sergiliyor. Yunanistan’ın Oscar adayı olmaya hak kazanan film, hafızasını kaybedenler için özel olarak hazırlanan bir tedavi karşısında Aris’in yaşadıklarını etkili bir sinematografi ile aktarmayı başarıyor. Karakterin sınırları doğru ve etkili biçimde çizilmiş. Hastaların yeni kimlik edinme sürecini, hatırlanamayanlardan kaynaklı oluşan büyük boşlukla birlikte verebildiğini düşündüğüm film tatmin edici bir yapıt olarak kayda geçirilebilecek türden.

“Bir programımız var: Nasıl Yaşayacağını Öğrenmek”