Layemut hayaller ve hayatlara özlemle selamlamalı hüzün taşıyan rüzgarları. 

Kime kızsam, yüreğimi, zihnimi parçalara ayıran kasırgaları kimi sebep gösterip üzerine atsam?

Sıyrılsam. 

Telaşlardan. Sorumluluklardan. 

Vazifeyi yapamayışı ona, buna yorsam. 

Hangi boşluğu kapatır, ahu vah etmeler?

Akşam kalabalığında pek çok telaş, pek çok kargaşa taşıyan başlar arasında duyulan tüm lafıgüzafları kulak ardı edip biz bu hayata neden geldik sorusunu bir kez daha sormayı öne taşımak…

Çabalamak…

Kimse söylemedi, yaşamın basit olacağını.

Duyarlı ve cömert babayani büyüklerin yanında kaldığında günlerin yaş almak için değil ders almak için geçtiğini hatırlardı gözlerini kapamayanlar. 

Yıllardan beri çeşit çeşit insan, çeşitli desiselerle vaktini paylaştığı her ortam bir vakit kaybı olmamalıydı şu bir yüzyıl ömrü olmayana. 

Şahsın gözünün gördüğü gönlüne bazı izler koymalıydı. 

Munis insan ve dostlara sahip olmaya kıymet verip, onları saklamalıydı. 

Onları devamlı görüp, anarak pas ve kirden uzak tutmalıydı. 

Teraziyi tartıp önüne gelen tüm yaşamak sorularına heyhatlarla mı, umutla mı geçirdiğini tekrarlamaktı. 

Yeniden akşam yolculuğunda, bugün evime, bugün odama ne getirdim diye tekrarlamak

Baştan başlamak. 

Yeniden tutunmak için, yenilenmek için..