Attığı her turun, duvara dört parmak kala topuğunu yerden keserek kendi ekseninde dönüşünün ardından attığı her altı adımın iz düşümü, bir öncekiyle aynı olmalıydı. Bir saat rakkası gibi sabit ve durmaksızın bir eylemdi bu, bacakları yorulmaz olmuştu ancak kafasında kurduklarının bir türlü sonlanacağı yoktu, gerçi son bulmasını istiyor muydu ki? Bazı şeyleri kafasında o kadar kuruyordu ki hiçbir şey düşünmediği anlara düşüyordu, bir saatin sarkacının sağa sola salınımıyla çıkardığı seslerin bir süre sonra beyin tarafından yok sayılışı gibi düşünceleri de kafasının içinde yok hükmüne rücu ediyordu. O anları fark edebilse bir et torbasının 15 saniyelik devinimi olarak adlandırabilirdi görüntüsünü. Onu anlayabilmek için kafasının içindeki hengameye kulak vermek gerektiği çok belli. Burada olmasına neden olan herkesi ve onlardan alacağı intikam sahnelerini, türlü türlü fikirleriyle aklından geçirse bile bu döngüde ne kadar zaman geçerdi, her adımının bir manası olmalıydı belki de. Sol ayağını yere her üçüncü basışında, duvarların arasında gezinen soluk verişlerindeki gürültüyü duymamak mümkün değil. Dikkatlice takip edildiğinde; adımlarının soluk alışverişiyle eşsiz bir uyum içinde olduğunu ve daha da odaklanıldığında üretebileceği tek müzik dinletisinin, ikilik sistemde "sıfır, sıfır, bir"lerden ibaret olduğunu, iki notayla verilen bu senfonide birçok bestenin düşünceleri ardında kaybolduğunu inkar etmek mümkün değil. Dönüşünden önceki adımlar da tıpkı diğerleri gibiydi, bu zamanı kaçırmamak için oldukça mühimdi; tıpkı sabah 8'de mesaisine başlayacak bir beyaz yakalının her sabah 7'de kalkıp tıraşını, ütüsünü, kahvaltısını yapıp hiç sektirmediği sabah kahvesini almak için girdiği kuyruğun hesabındaki inceliğe sahipti. Kendini bir düzen içinde hissetmek onu güvende tutuyordu. Ancak her dönüşündeki adım diğerlerinden daha uzun gibi geliyordu; karşısında yansımasını görmeyeli ne kadar olduysa duvardaki sıvanın çatlakları ve rutubetli, pürüzlü yüzeyinde kendi siluetini görür gibi oluyor; diğer yana doğru dönerken kendinden kendine giden bu döngüde, her seferinde, geçmişine de sırt çeviriyordu.