Birkaç renk içeren küçük dairesel bir şekli vardı. Ucunda uzadıkça uzayan bir kuyruk. Belki güneyden gelen esintilere, kuzeyden destek vermek istercesine azametli bir baraj misali yüklü. Oysa ne kadar beklese de kuzeyde, güneyden bir fırtına gelmemişti. Belki batıdan -en batıdan- birkaç küçük esinti. Ellerini sevdiği şehrin denizine uzattı. O zaman dile getirebildiği o cümleler aslında yıllardır duyumsadığı bir gerçekti. Bulunduğu her şehirde bir şeyler kaybetmişti. Ve her birinin ayrı bir kokusu vardı. İstanbul, İzmir’den farklı kokuyordu. Samsun, Van’dan farklı. Birkaç renk içeren dairesel bir şekli vardı. Hiç de hayal etmediği kadar saydam ve edemeyeceği kadar opak. Beyninden geldiğince unutmaya çalışsa da bir türlü başaramadığı bir kelime gibiydi. Her yerde geçiyordu artık adı. Belki de bu denize arduvaz rengini veren de oydu.