Hikmet-i dünya ve mafiha bilen arif değil

Arif oldur bilmeye dünya vü mafiha nedir


Bu beyite okuduğum bir yazıda rastladım. Fuzuli'ninmiş. Öyle de olsa söylenene katılmıyorum. Arif dediğimiz dünya ve içindekilere (nesneler, olaylar, olgular) vakıf olan kişidir bence. Dünya ve içindekileri değerlendirebilecek yetkinliktedir hem duygu hem akıl olarak.


Bu beyit bana Erzurumlu Emrah'ın bir beyitini hatırlattı:


Fark eden a'layı ednayı dila aşık değil

Aşık ol kim bilmeye a'la nedir edna nedir.


Aşık deyince kimi mecnun kimi meczup olabilir diye biliriz. Arif deyince akl-ı selim akla geliyor. Kaygusuz abdal demiş ki :


"pes imdi, ruhu' l-kuds'un manasına iren nahv ü sarf nakşını neyler. Anlar ki arefeye girdi, arif oldu. Ve anların gicesi kadir ve gündüzleri ıyd olmuştur. Ve onlara iren mukallid iken arif olur, arifken aşık olur. Aşık iken maşuk olur. Bundan ileri makam yojtur. Buna makam--ı mahmud denir. Bunu ancak arif bilir"


Bana epey karışık geldi. Ama arifle aşık arasında bir fark olduğu kesin. Sonra şöyle bir öğüde rastladım :


"dikkat et, arifler meclisine kılıksız gelmeyesin. Fedakarlık ve hürriyet erkanını tamamlamadan sakın oraya uğrama. Bu yol baş yükselten insanların yoludur. Sakın bu tarafa bir eğlence için gezinti yapayım deme"


Öğütten anlaşılan ariflik eğlence işi değil. Bildiğimiz ilim-irfan işi olduğu.


Üniversitelerimizde nice arif, ilim irfan sahibi akademisyenlerimiz vardır kimbilir. Zaman zaman yazılarına rastladığımız, kitaplarını, tv sohbetlerini izlediğimiz bu arifler geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Tanrı yollarını açsın, ülkemize yararlı olsunlar.


Ve aşıklar, onlarsız da olmaz. Tanrı aşıkları ilahi aşkı, hak yolu bilen, deyişlerle biz halkı uyaranlardır. Tanrı bizleri aşıksız da bırakmasın.