Tıbbiyeden mezun olduktan sonra Mark Rıza’nın seçimi olan psikiyatride uzmanlaşmak için çalışmalarıma başlamıştım. Uzmanlık sınavından yeterli puanımı aldığımda ülkemde akademik kariyerime devam etmeye başladım. Ben mezun olduğumda Mark Rıza okulunu henüz bitirmemişti. Son senemizdi, biz artık onunla eskisine nazaran daha seyrek görüşmeye başlamıştık. Mark Rıza bir gün bana artık eskisi kadar yakın olamayacağımızı söylemişti. Sordum bunu kendine, neden diye. Belki bir gün sana bunun nedenini açıklayabilecek zeminde hazır hissederim kendimi ama şimdi bunun için sana bir neden veremeyeceğim, dedi. Günler su gibi akıp giderken aramızdaki bu soğuk nedenin belirsizliği beni de gün geçtikçe azaltıyordu. Ancak okulumun yoğunluğu, hayattaki ideallerim ve isteklerim doğrultusunda çizdiğim yola taş olan eski dostumu geride bırakmam gerekiyordu ve ben de bunu yaptım. Onu geride bırakarak hayatıma ve kariyerime devam ettim. Aradan geçen beş senenin sonucunda ondan hiçbir haber alamadan devam etmiştim yoluma. Ta ki o güne dek. Henüz yeni mezun olmuş bir psikiyatr iken kendime özel klinik açmıştım. Yeni hayatımın ilk günü, bir hanımcağız beni aradı. Kendisi ismini henüz açıklamak istemediği bir arkadaşı için benimle görüşmek istedi. Bunun bu şekilde ilerleyemeyeceğini ve arkadaşınızın benimle iletişime geçmesi gerektiğini belirttiğimde elbette sizinle o görüşecek, dedi. Kendisi sadece onun adına benden bir randevu almıştı. Randevu günü gelip çattığında bilmem kaç senedir görmediğim eski dostumu karşımda görmüştüm yeniden. O görüşemediğimiz onca sene benim izimi kaybetmemiş, yaşadığım her özel anda benim haberim olmadan yanımda olmuş. Tıp fakültesindeki mezuniyetimizden tutun da benim psikiyatriden mezun olduğum anlara dek hayatımdaki önemli kariyer başarılarımı aldığım her özel günde o da oradaymış. Çok şaşırdım karşımda duran eski dostumun, hayatımın aslında bu denli içinde kalmasına. Ben onu çok özlemiştim. Şimdi kanlı canlı karşımda onu tekrar gördüğüme o kadar mutluydum ki bunu da kelimelere dökmekte kifayetsiz kalacağım. Ancak Mark Rıza’nın benim hayatımın önemli anlarında kalmış olmasından olacak ki benimle aynı heyecanı paylaştığını göremedim gözlerinde. Onun gözlerinde gördüğüm sadece yardıma ihtiyacı olan bir çift gözdü.