Bir tablo asılı olur ya evlerde kimin aldığı kime ait olduğu bilinmeyen

İçimdeki ben öylece duruyor ona baktığımda aynı o asılı tablolar gibi

Kimin geldiği ve gittiği belli olmadan bu içimizde

 zor oluyor bir yüreği taşımak insan için

Çünkü ne değer var özümüzde ne değeri var  içimizde asılı tabloların

Ve düşünce denen her ne ise kalemlerin ucunu sivriltecek bir güce sahipti zamanda 

Bir istek doğmalıydı içimde, yeniden çizmeliydim içimi, benimle beraber hazır gelen bu hasırlaşmış kendime

Sıkışmış ve sararmış bu algılar 

Nasıl çöktüyse içimde karartılara

şu sözler dökülükalıyor içimdeki kağıda 

Ben yaşayayım, sizler dinleyin…


Bir insan

Bir dünya, dizili kalmış boğazında bütün insanlar

Yine de durmuş, yürümüş boğazındaki kalıntılarla

Susmuş, konuşmamış hiç içine sıkışanlarla

Öldürülmüş içindekiler tükürmüş bir sokağın dibine kalıntılarını

Haksızlıklar yapılmış, sessiz kalmış kapamış çenesini yürümeye devam etmiş bir zamanı

Her tükürdüğü insanın izi genzinde kalmış

Fakat bir türlü açılmamış nefesi, hep zor yutkunmuş gelecekleri

Geçmişten bir yara bırakmış hep içinde hiç temizlememiş boğazını

Kurumuş her akan yolda 

kimseye orada nasılsınız diye sormamış

Ve taşıdığı hiçbir sessizliği onu yormamış

Ve sonunda yolu bir kesinti uçuruma takılmış

Düşünmüş içinden ya dünyaya tükürecekti içindeki insanları ya da atlayacaktı boşluğa

Ama bıkmadı susmaktan takılı kaldı uçurumun ağzında binlerce insan

Dedi içinden kendince

Bizdik hep içimizi insanlara soran

Sorsan içimizde binlerce insan var

Dinlemedik ki içimize sıkışanları 

Hep susturduk uçurumlarda 

içimizi sıkan, boğazımıza takılan hayatları

Kazımadık şu içimizden kendi evrenine ait yaşayanları

İnsandık ya sözde ne fark eder deyip ölüme götürdük içimizdekileri

Biz yığdık içimizi dinlemeden bu ağıza herkesi ve her şeyi

Sonunu yarına bıraktık bizi her sıkan ne varsa

Biz yıktık dünyayı, taşıdığımız bu ölüme giden kuşağı

Biz yaktık boğazımızı atlayamayacağımız uçurumlar için 

Konuşmadık, koşturmadık, içimizi konuşturmadık

Biz yaşadık anlamadan, pişmanlığı tatmadık

Hep kendimize layık görmediğimiz sonları, hep bizler hazırladık…