Yırtık gövdesi üstünde

damıtılmış gözyaşları yapışık

kabuğunda çığlıyor hırçın serçeler kabaresi

Fideleri çıplak, tıraşlı herkesten

Yel hoyrat

Badem bıyıklı beyefendilerin beyhude kıskançlığı!

Hey Hak!

Dokunamayacak artık hiçbir akşam

semaya kılıçtan dalları

Siyahında gizli sarhoş nâraları,

kol kesikleri,

antibiyotik küspeleri

çadır kalıntıları

özgürlük çığlıkları

çocuk cesetleri,

ekmek kırıntıları,

Gece ışık toplarken koynuna

Kahve bir akıntı ıslattı aksak yoncaları

Uranos’un yosmaları pervasızca gülüştüler

Mavi sirenler kızlığını bozdu bu kentin.

Gelincikler sarılı kökünü söktü köstebekler

Geldiler, çok dövdüler belki pek bi sevdiler kızılı

Sokak piçlerinin son türkülerini

Gargara yapıp betona tükürdüler.

 

Kundağında düğümlü serçelerle, sazların fısıltısına iliştirdi giderken kavgasını.

Yıldızları kıskanır, ağlar mavi saat zamanları.

 

"Bir gün, köstebekler gittiğinde bu kentten, göreceksin sevgilim, dallarım kubbene yetişecek."

"Bir gün, köstebekler gidecekler."