Aşk nedir? 

Bence aşk, teşekkür etmeyi öğrenmektir.

''Aşk olsun! Aşkınız cemâl olsun! Cemâliniz nûr olsun! Nûrunuz ayn olsun!”


“Ben”lerle tanıştırayım mı sizi?

Eşimde gördüğüm ben; asi biraz, feminist, savaşçı, alıngan ve itaatkâr…

Çocuklarımda gördüğüm ben; gelenekçi, sadist, otoriter, öğretici, (bıktıracak kadar) sabırsız ama bir o kadar da teşvikçi.

Başkalarında gördüğüm ben ise herkese her şeye göre değişiyor. O anki duyguyla şekilleniyor bakış açım. Olayda ne olmam gerekiyorsa o oluveriyorum. 

 Ve asıl önemli olan nokta ise hep sevgiyle kıskandığımı, sevgiyle kızdığımı, sevgiyle korktuğumu, sevgiyle yardım ettiğimi, sevgiyle kavga ettiğimi, sevgiyle öğrettiğimi, sevgiyle küstüğümü sanıyordum ve daha bir sürü şeyi sevgimden yapmıştım kendimce.

Yanılmışım.


Oysa “sevgi’yi” Hz. İsa ne güzel anlatmış: "Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolayca öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. Sevgi haksızlığa sevinmez ama gerçek olanla sevinir. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi ümit eder, her şeye dayanır.”


Peki “aşk” nedir?

Leyla ile Mecnun’unki mi mesela? Romeo ve Juliet’teki? 

Belki de Mevlana ve Şems arasındaki.

Anne-çocuk, öğretmen-öğrenci, sanatçı-eseri, mucit-icadı arasındaki şey aşk değil mi peki?

Sözlük anlamı olarak aşk, bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.

Farsça Avesta dilindeki, “işka/işk” kelimesinden türeyip “İstemek, şiddetli muhabbet, candan sevmek.” manalarına gelmektedir. 

 Al Mustafa’ya sormuş Halil Cibran mesela, 

Ermiş, aşkın tarifinde der ki ''Hem taç olur başınıza hem çarmıha gerer sizi. Hem besler büyütür hem de budar sizi.

Yücelerinize tırmanıp okşar sever, güneşte titreyen en körpe dallarınızı.

İnip sonra aşağı, sarsar toprağa tutunmuş köklerinizi.

Mısır demetleri gibi derer aşk sizi.

Harman yerinde dövüp çırılçıplak bırakır.

Kabuklarınızı elemek için kalburdan geçirir.

Apak edinceye kadar öğütür sizi.

Yumuşayana kadar yoğurur;

Ve sonra sizi atar kutsal ateşine, 

Tanrı’nın kutsal şölenine, kutsal ekmek olasınız diye.''


Daha da anlaşılır dilde duymak istersek eğer Cem Adrian’ın yorumuyla çok sevdiğim, bir şarkıda da bahsediyordu örneğin:

“Aşktır ölümden güzel olan.

Dışım içimden gelir, yani; gölgem kendimden,

Aşktır ölümden güzel olan, 'bak' ve 'gör' yaşam düşlerdedir.

'Huy'umdur, hep dirilirim, nice dağlardan dökülürüm.

'Ay'ımdır, hep kararırım, nice öpüşle aklanırım.

Hüzün kovan kuşu gelmiş, gecenin yanağına konuvermiş,

Ay tenli aşık, şarkıma karşılık vermiş.''


Peki sence nedir aşk?