Kapı sert bir şekilde çalınmaya devam ediyordu. Üzerimden kaymış yorganı, gözümü açtığımda aramaya başladım. Eşofmanı üzerime çekip kaymış atletimin üstüne bir şeyler giydim ve çalmaya devam eden kapıya yöneldim.
Bir telefonun bir de kapının çalmasından hep korkmuşumdur. Çünkü bütün ziyaretler ve aranmalar planlı oluyordu hayatımda. Kimse rastgele çıkıp gelmezdi ve kimse öylesine aramazdı.
Hep akşam seni ararım, sabah seni alırım, uyanmazsam ara cümleleri gibi bir sebebe bağlı olaylar sonucu aranıyordum. O yüzden odadan kapıya yönelirken içimde ki burukluk yükseldi.
Acaba ev sahibi mi geldi?
İcra dosyası tahmini bile vardı kafamda.
Banka borcu için mi geldiler?
Acaba ,apartman temizlikçisi yine apartmanın içine koyduğum motor için mi geldi beşinci defa?
Oysa her seferinde garajın anahtarını istemiştim, getirecekti de sürekli unutuyordu.
Ya da temizlikçi karısı artık bezmişte, hep koyulması gereken saatten bir saat sonra koyduğum çöp poşeti için mi patlayacaktı?
Ulan hiç mi olumlu bir düşünce geçmez diye geçti kafamdan o anda.
Geçmiyordu abi ya . Doğum günüm değil ki olsa bile hiç bir arkadaşım oturduğum daireyi bilmiyor. Çok az eve kadar gelinmiş bir doğum günü oldu hayatımda.
Acaba yan komşum akşam ki yüksek sesten mi rahatsız oldu.
Oysa yarım saat gelişen olaylar saçma bir şekilde kapıyı sertçe kapatıp gidince bitmişti arkadaşım. Sonra komşum iki defa yumruk vurmuştu duvara “seni çok iyi anlıyorum ”gibi.
Kapıya gelip elimi kapı koluna atarken bütün kötü düşüncelerin bir hayal ürünü olması için son kez Allah’a dua edip açtım kapıyı.
Evet kuruntularım bitti dedim kendime. Gelen Mümtaz’dı. Bizim Asuman’ın oğlu. Canım Asuman.
Hoş geldin Mümtaz deyip kusura bakma ya ev dağınık biraz deyip hışımla kapı çalmasının sebebini de sormak için en azından oturmak için eve davet ettim. Abi yok teşekkür ederim çok kötü bir şey oldu dedi ağlamaklı.
Ürperdim biraz.
-ne oldu dedim.
Abi annem uyanmıyor dedi.
Nasıl yani?
Sabahın ilk saatlerinde bile şakacı saçma tavırlarım bitmez. Yani uyanmamayı mi tercih ediyor.
Abi ne diyorsun. Çabuk bizim eve gelsene.
Ben hâlâ idrak edemiyorum. Ne oldu oğlum anlatsana. Abi çabuk gel lütfen, annem dedi ve gitti.
Kapıyı kapattım banyoya gittim elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım. Yine diş fırçam ile diğer fiş fırçasını karıştırmış galiba diye geçirdim aklımdan.
Bu ev ne zaman temizlenecek diyorum kendime.
İçimde yanmayan bir ateş var bir yandan. Sanki ağlayacak gibi oluyorum. Ama bir yandan kişisel bakım için özen gösteriyorum o dağınık banyoda.
Asuman da olmasa varya batar bu ev diyorum kendime. Sonra bir şeyler oldu kapıya gittim banyo terliği ile çıktım ve Asuman’ın evine girdim bir dakikada. Kapı şifresini nasıl girdim o katları nasıl çıktım bilmiyorum. Sakindim ama ,ne için koştuğumu da tam çözmemiştim. Ama Asuman’ın eksikliği vardı çünkü ben geç uyanmıştım. Kapıya gelen Asuman değildi, çocuğuydu.
Kapıyı ben sert bir şekilde çaldım ve iki saniye sonra Asuman açtı.
Bütün söyleyeceklerim boğazımda kalmıştı ve mutlu ve korku ile dişlerimi hafif sıkıp yukarıya doğru baktım.
Ne oldu Baran dedi.
Gözüm kamaştı bir an.
İyi misin, bir şeyin var mı dedim.
İyim ya yorgunum ,sadece dün akşam geç uyudum.
Biliyorum , keşke o kadar erken çıkıp gitmeseydin.
Başlatma yine dedi hafif sinirli bir şekilde. Az önce Mümtaz geldi bizim eve de ondan dolayı geldim.
-AA ne zaman.
+3-5 dakika önce.
-Valla Mümtaz dün akşam saat 10 gibi uyudu daha hâlâ kalkmamış.
Sersemledim mi ne oldu öyle dedim.
-sen kaçta uyudun?
+sen gittikten yarım saat sonra uyudum işte.
Gel bir çay içelim kendine gel, gözlerin kızarmış yine.
Evet dedim kendi kendime, korkmuştum çünkü.
Az önce ne yaşadım.
Beni buraya kadar ne getirdi. Mümtaz nasıl hâlâ yatıyor olabilir? Az önceki nasıl bir gerçeklik?
Belki şimdi rüyadır da Asuman’ın iyi olmasını dilediğim için böyle görüyorum. Ya Asuman şuan asıl gerçeklikte hâlâ uyanamıyo
rsa?
Eğer rüyaysa uyanmam lazım.