Zamana esir birtakım gayretçi âşıkların çaresizliği ile varsayımsal dünyanın güvenilmez prospektüsünü hatırlıyorum da ne günlerdi...

Kadarlar kadar bir zıtlıklar bitiriyor beni, boğuluyorum çelişkiler içinde. Çırpınışlarımı duyduğunla kal sen, gelme. Biliyorum, yorulduk ama bu kaçınılmaz zafer adlı bir propaganda tekniği. Anlarsın ya, bizler bağlıyız sürece ancak kendimizden bağımsız olduğu sürece.

Hiç bilmiyorum, bu zıtlıklar havuzunda bir de neden bağımlıyız adrenaline? Sadece sen ve ben mi, yoksa tüm insanlık mı böyle? Evet, bu da kadarlar kadar lanet bir madde, bıktım.

Nasıl buluyorsun bu ilhamı kalbinde? Haklısın sen de. Nefesini tut, belki ispinozlar gibi uçarız gökte, bir yerlerde... Zaten bir sen, bir beniz, ne kaybederiz?