Türk televizyon tarihinin komedi dizilerinden olan Avrupa Yakası ve Yalan Dünya dizisi durum komedisinin yanı sıra Türk kültürünün de ele alındığı yapımlardır. Senaristliğini Gülse Birsel’in yaptığı bu iki dizinin genel eleştirisi aile yapıları üzerinden olmaktadır. Temel komedi unsuru karakterlerin çoğunun farklı yapıları sembolize etmesine dayanmaktadır. Avrupa Yakası; Nişantaşı’nda faaliyet gösteren bir kadın dergisini ve Sütçüoğlu Malikanesi’ni merkezine almaktadır.

 

Avrupa Yakası dizisinde aslen Gaziantepli olan, İstanbulNişantaşı’na yerleşerek Tarihi Muhallebici dükkânları ile varsıllaşan ve Nişantaşı’nda apartmanı olması ile övünen Tahsin Sütçüoğlu’nun evi içerisinde yaşanan olaylar ve karakterlerin iç dünyaları içerisinde geçmektedir. Aslı,Amerika da okumuş, kendini geliştirmiş ve İstanbul’a gelerek dizinin ilerleyen bölümlerinde popüler olacak olan moda dergisinde gazetecilik yapmaktadır. Aileye göre daha kültürlü ve modern olan Aslı, geleneksellikten uzaklaşamayan ailesinin kanatları altında yaşamaktadır. Aile İstanbul da yaşamanın vermiş olduğu bir havadan dolayı arada kalmış bir görüntü sergilemektedir. Buna örnek verecek olursam Ramazan ayındaoruç tutan ve geleneklerine bağlı olan aile, aynı zamandaRamazan ayı dışındaki aylarda alkol almaktadır. Bunun gibi tezatlar yaşanırken evin oğlu olan Volkan’a dükkan emanet edilmiş ve sesi güzel olmasına rağmen şarkıcı olmasına izin verilmemektedir. Aslı ise artık kendi kararlarını alabilecek yaşta olmasına rağmen geleneksellikten kaynaklanan bekar kadın kalıbına sokularak eve geliş gidiş saatlerine kadarkısıtlamalar yapılmaktadır. Aynı zamanda anne olan İffet Sütçüoğlu, Aslıya fazlasıyla evlenme baskısı yapmaktadır. Volkan’a daha yumuşak davranan İffet Hanım, Aslı’ya karşı daha toleranssızdır. Burada da kardeşler arasında yaşanan kadın erkek eşitsizliğini görmekteyiz. Arkadaş çevrelerinden kaynaklanan sosyetik ortam ve daha Avrupai denecek hareketler aileye de bulaşmış ancak yine de onları geleneksellikten koparamamıştır. 

 

Yalan Dünya dizisinde Antakya'dan İstanbul-Cihangir'e taşınan Kocabaş Ailesinin ve onların apartmanlarında bir dairenin kiraya verilmesi ile olaylar başlamaktadır. Ailenin reisi olarak geçen ve geleneklerine bağlı olan Şehmuz Bey, modernleşmeye karşıdır. Temizlik takıntısı olan ve kendini ev işlerinden ibaret gören eşi Servet Hanım’ın bir oğlu ve bir kızı vardır. Kızı Gülistan eşi Selahattin ve oğlu Orçun ile beraber bu evde yaşamaktadır. İç güveysi olarak bahsi geçen Selahattin Gülistan’ı sevmez ve onu pavyonda çalışan Tülay ile aldatır. Gülistan ise ahlak kavramını sadece kadın ve cinsellik üzerinden bağdaştırdığı için kocasının bu hatalarını göremez. Orçun ise tamamen uç bir dünyadır. Servet Hanımın oğlu olan Rıza Bekardır. Ve onu geleneksel ve kendileri gibi zengin olan bir ailenin kızı Nurhayat ile evlendirmek isterler ancak Rıza Nurhayatı sevmemektedir. Babasına karşı çıkamayan Rıza düğün günü kaçar ve bastırılmış duygularına karşı koyamaz. 

 

Karşı dairelerini kiraya veren Şehmus Bey ise bekara ev vermemektedir. Burada da bekar ve öğrencilerin yaşama hakkı konusunda dışlandığı bizlere gösteriliyor. Dizi çekimleri için İzmir’den gelen modern yaşam tarzını belirlemiş Deniz ve rol arkadaşı Açılay bu eve talip olur ve Şehmus Bey’in bekara ev vermemeleri karşısında kendi kardeşi Bora’yı işsiz olmasına rağmen doktor olarak tanıtır ve bu şekilde güven sağlarlar. Doktor olması ile bekar olma durumunun önemsizleşmesi, Şehmus Bey’in bu evi onlara vermesi ile sona erer. 

Ancak dizinin diğer bölümlerinde asıl güldürü sebebi modernbir kadın olan ve kendi ayakları üzerinde durmayı bilen Deniz ile geleneksel bir ailede yetişen ve babasının sözünden çıkamayan Rıza’nın birbirlerine aşık olmasıdır. Farklı aile yapılarında olan kişilerin birbirlerini seviyor olmaları nasıl sorunlar yaşatabilir sorusunun cevabını yanıtlar niteliktedir.

 

Gülse Birsel’in kaleminden çıkan Avrupa Yakası ve Yalan Dünya dizisinin temel konusu modern yaşam tarzı ve Türkiye’nin geleneksel yaşam biçimidir. İki dizinin de en güzel eleştirisi ‘Avrupai’ olmak ile ‘geleneksel’ olmanın fazla abartılması sonucu yaşanan durum komedisidir. Bu konuda Türkiye’yi oldukça başarılı bizlere yansıtan Birsel’in bu dizilerinde her karakter farklı bir eleştiriyi kendi içerisinde barındırmaktadır. Karakterlerin her biri adeta incelemesi konusudur. Yalan Dünya çıktığı zaman itibari ile beklediği sükseyi yakalamamış olsa da Avrupa Yakası döneminin en iyi dizisi olarak bilinmektedir ve şuan da bile herkesin tekrar tekrar izlediği ve her izlediğinde de gülebildiği bir yapıttır.