Yaşıyoruz, gerçeklerden olabildiğince hızlı adımlarla kaçar vaziyette yaşıyoruz. Koşuyoruz ama tam olarak nereye gittiğimize dair bir fikrimiz olmadan, esas istikametimizden sapmış bir vaziyette. Minicik bir dünya inşa etmişiz, çapsız, tek boyuta indirgenmiş ve ötesi olmayan bir dünya. Bu tam anlamıyla karanlık bir fanus ama kendimizi öylesine kaybetmişiz ki aydınlığa kavuşma arzumuzu da yitirmişiz. İşte bu dünyada kendimizce bir yaşam sürmeye çalışıyoruz ama bir şeyi unutuyoruz. Gerçeklerden kaçarak yalnızca zaman kaybediyor ve varış noktamıza götüren güzergahtan ayrıldığımızdaysa kendimizden de, ondan da adım adım uzaklaşıyoruz.