Saklanan ben miyim perdelerin kapanışına
1. Perde: Salon
Ay, halesinde değildi o gece
Biliyorum gelip gözlerimi alışından,
Koynumda uyuyup güneşte uyanışından biliyorum
Beni sakladı bir mühlet içinde,
Parladı üzerimden ışığı,
Aydınlık onun soyundan; geceyi aydınlattı
Şayet yandıkça ışığı kırılan yıldızlar,
Hatta sahte ışıklar göle düşen;
Beni sarhoş bilmeselerdi eğer ki ben
Ellerini boynumda gezdirdiğine yemin edebilirdim
Ve ah ettirebilirdim kendime doğru
Acıtabilir, yakabilirdim canını ışığı sönene kadar.
Yine tutar bırakmazdı içinden
Göğe döndükçe göz kamaştıran o gecenin süsü
Onu benim kadar yalın,
Gözlerim kadar çıplak görmediniz.
Gördüm sulara düşüp çıkmasını da siz ıslaklığına yakamoz dediniz
Bense kendimden bildim nefes nefese koşarken
Onu en çok ben sevdim.
2. Perde: Pencereye Yaslı Yatak
Görünüyor mu camların ardında?
Çağırsanız geliyor mu kucağınıza?
Ben dilimle yayıyorum tılsımını üstüne
Kendime buluyorum onu bakınca görürsünüz diye
Karışıyor bana,
Ancak ellerinizde yeni nesil kameralar, hatta gözlerle ahkamına erişemiyorsunuz
Ne büyük talihtir onu anlayıp boynundan öpmek şimdi
Ne büyük talihsizliktir ya onun olmadığı geceleri ışıklarla kirletmek
Allanırdı rengi yatınca bulut bulut yataklara
Kızıla keserdi güneşe düşmanlığından
Düşüp kalkmaların ustasıydı doğup batmalar gibi
Medcezirler yaratırdı bir kaşık suda bile
Hepsi ondandı
Derin okyanuslara soluklanırken kan ter
Uykunun bile düzlüğünde elde nakış, gözde fer
En çok beni dik tutardı yarına karşı
En çok beni sevip okşardı.
3. Perde: Gökyüzü
Aklım giderdi başımdan
İhtirastan dudaklarımı dişlerdi
Gözlerimi oyardı gözlerinin menziline girdikçe
Alıp bir eline nasıl, yüreğimle oynardı.
Uyudum sırtında onun, pencereye koymadı
Ben ısırdım; hilal ettim gökte bir parça
Aldı bir yerden kendini, kendine tamamladı
Ben çıkıp gittim içinden,
Koparıp almak istedim yıldızlardan oysa
Bana bir parça kalmadı geceden.
Sapsarı bir ışık koydu koynumdan gözlerime
Göğsümden soluğumu aldı
Yine yerinde güzeldi beyazlar giyince
Bana kokusu kaldı.