Varoluşun ve varoluşunun amacını çözmek için harcadığı yıllardan sonra aklının kabul ettiği cevaplara sahip olduğunda sanki daha önce hiç yaşamamış gibi, hayatına yeni başlamış gibi hissediyordu.

Aradığı asıl cevabı bulmuştu artık. Gerçekten ne yapmak istediğine karar verdiği o andan itibaren zihnindeki tüm o yoğun, ağır, yıllanmış ve rahatsız edici sis dağılmış; her yer apaydınlık olmuştu.

Ruhen yeniden doğmuştu.


Tüm enerjisi, heyecanı, tutkusu, motivasyonu sımsıkı tutunduğu o büyük amaç için birleşmişti.

İçinde fokurdayıp duran tüm o gençlik magması bu amacın gerçekleşeceği noktadan gün yüzüne çıkıp soğuyor ve kabuk tutan yeri delip tekrar fışkırıyor, tekrar soğuyor, sanki bu noktayı atmosferi delip uzaya çıkaracakmış gibi yükseltiyordu.


Eskiden olduğu gibi kötü şeyler üst üste geldiğinde karamsar ve umutsuz haline geri dönemiyordu böyle büyük mükemmel bir hayali varken.

O kadar heyecanlı ve aşıktı ki hayaline yaşadığı en kötü olayları bile kendine olumlandırıp zamanın hayaline dayadığı merdivende dikenli, çamurlu, kaygan da olsa bir basamak olduğu için minnet duyuyordu.


Bu hayale sahip olmadığı zamanlar neden oradan oraya savrulup eksik, tamamlanmamış ve kaybolmuş gibi hissettiğini yeni anlıyordu.