Toprağın destanını boynuna kuşak saran

Çelikten kalplere kum fırtınaları estirdi

İlerlemiş kederlerin

Ve ıskartaya çıkmış şişelerin

Madeni para kokan ellerden

Boş sokaklara yuvarlanışını izledi dalgınca

İçlerinde kimin oturduğu bilinmez

Apartman dairelerine baktı bir süre

Ve kepenkleri paslı eskicilerin gözlerinden

Tarihi öğrendi

Bir de bakır, cam, porselen

ve ağaçtan şeylere değer kıymet biçmeyi.

Bir ekmek aldı fırından taze çıtır

Buna rağmen ne kadar hafif

Ne kadar kaybolmaya mahkumdu

Şu elinde tuttuğu francala

Uzak bir ülkede

Ucu meydana varan sokaklarda

Üzerinde ter öfke

Ve umut bindirilmiş barikatların

Vatansever kucağında

Marseyez söyleyesi geldi bağıra bağıra

Liberte!

            Egalite!

                         Fraternite!

Kahvehanelerde çaylar hızlıca

Ve dökmeden ustaca

Gezdirildi bakır tepsilerde

Küllükleri dökmedi garson

"Akşama nasılsa daha çok" diye düşündü

O sırada meşhur olmasıyla meşhur yerlerden birine

Böylece girdi adam

Yağmurlu bir günde damlalar süzülürken camdan

Bütün varlığını masaya koyarcasına oturdu

Elinde kitaplar

Yasladığı ağzından verdiği nefesle

Sol dirseğinde soğukluğunu hissettiği cam buğulandı, düşündü bir süre

Kokladı ıslaklığı

Diz kapağına yakın bir yerde

Duyumsadı kalorifer sıcaklığını

Bakımsızlıktan kirli peteklerin

Ölü bir kelebek düşmüştü üzerine

Öyle huzurla duruyordu

El değmemiş bir fosil gibi

Gezdirdi gözlerini etrafında tozlu duvarların

Kalem kağıt çıkarıp bir şeyler mi yazsa

Yoksa durup sadece bakınsa mı bilemedi

Zaten bilmedi de çoğu zaman

Bıkmıştı hep karasızlıktan

Yüzünde soğuk buğulu cam

Bacaklarında ısınmış isli kaloriferin sıcaklığı

Masaya bir garson yaklaştı

Önüne uzatılan menüden

Kış domatesi gibi tatsız

Ve sahte isimler arasından

Zararsız bir dost gibi duran

Kahve ısmarladı kendine

Burnu tam o an

Bir gazete kokusu aldı

Dışarıdaki ara ara yağan yağmurdan

Girenlerin üstü başı

Ve ayakkabılarından damlayan şıpırtıları

Sünger gibi çekip rengi koyulaşmış

Yerde yatan ıslak kartondan geldiğini düşündü

Sonra hatırladı cebine rulo yaparak sıkıştırdığı gazeteyi

Soğutmadan içti kahveyi

Bir gülümseme geldi yüzüne

Erteledi odaklanıp önündeki masa örtüsüne

Böylece bitti düşünceleri

Bıraktı kendini güne

Tabiat ve mahalle

Nihayetine erdirdi tüm hikayeyi.