Dünya bir gaz ve toz bulutuydu. Nazım, daha mısrasını kaleme almamıştı. Neşet'in suçu kendinde bulmasına uzun bir zaman daha vardı. Sözler ve duygular henüz eşleşmemişti. Varsa ezel, ebed ve ecel ile hesaba girişmemişti. İşte öylesi bir günde gaz ve toz bulutunun içinde kendini gösteren, bir duygudan daha fazlasıydı. "Bir duygudan fazlası varsa o da gerçektir demişti" şair. Gerçek her şeyden ve hepimizden daha yalın. Yalın olduğu için de duygular onun yanında kendilerini anlamsız bulurlardı. Sözler yetersiz kalırdı. Belki de biz bile...