<fotoğraf tarihi: Ağustos 2017>


Aslanlar şehri dedikleri Lviv nasıl bir yerdir?

Seyahat pusulanız Lviv’i mi gösterdi? O zaman:

Lviv’e ayak bastığınız anda yıllar boyu ılıman iklimimizde duyup belki “nedir bu yahu?” dediğimiz kuzeyden gelen soğuk hava dalgasının içinde buluveriyorsunuz kendinizi. Öncelikle bunu söylemeyi borç bilirim. Hemen arkasından aynı soğukluktaki havaalanı görevlileri ve yüzleriyle karşılaştığınızda tedirgin olmayın; onların yüzleri öyle! Aslında insanları sıcak. Çeliştiğimin farkındayım fakat izah edebilirim: şehrin sıcak taraflarını keşfettikçe insanlarınınkini de keşfederek yürüyeceğinizin garantisini verebilirim tüm o arnavut kaldırımlarını. Ve tabii durmayıp göğe bakacağınız mimari yapılarını da es geçemem…


Lviv’de Ulaşım

Önce bir yerlere ulaşmanız gerekecek elbet. Havaalanındasınız… Dışarda kendinizi 90’lar Türkiye’sinden bir karenin içinde bulacaksınız ki bu benim adıma soğuğu kıran ilk görüntüydü diyebilirim. Eski model bu taksilerin şoförlerinin fiyat anlaşma yolu da bir o kadar eski: Pazarlık! Havaalanından şehir merkezine sizden ilk etapta 200 grivna talep etmeleri olasıdır. Fakat sıkı bir pazarlıkla bunu 100 grivna’ya kadar indirmeniz de olası. Şehir içi ulaşımdaysa tramvay, troleybüs ve otobüs kullanımı yaygın ve sadece 2 grivna.

Gerçi şehir içinde hemen her yere ayaklarınız götürebilir sizi!


Anne ben turist oldum!: Lviv’de Turistik Yerler

Bir kere Lviv dünyanızın merkezinin Rynok Meydanı olduğunu bilin. Keza günler boyu yörüngesinde hareket edecek, gündüzü böyle gece edeceksiniz. Bu meydan sokak hayvanı olarak uçmayan güvercinleri, güneş kırıntısı gördüğü noktaya nerdeyse havlu serecek Ukraynalıları, muazzam ince işçilikteki binaları, sevimli parkları, sokak müzisyenlerini ve illüzyonistleri kapsıyor olacak. Gün sonu soluklanmaları için birebir. Ve soluklanırken bulunduğunuz meydanın UNESCO Dünya mirasları listesinde yer aldığını bilin.

Yörüngesindeyse meşhur Opera binası, uzuun kulesiyle Belediye Binası, House of Legends gibi şehrin afiş yapıları yer alıyor.


Şöyle bir Ukraynaca arya dinleyeyim diyecek olursanız bir opera bileti kapın gitsin. Fakat bunu internet üzerinden yapmanızı öneririm. Belediye Binası ise kesinlikle atlanmaması gereken bir bina. 3000 kadar basamak çıkıp biraz yorulacaksınız ama zirve noktası her şeye değecek 360 derecelik bir manzara ziyafeti sunuyor. Şehre kuş bakışı atabileceğiniz bu yerde şehirdeki güvercinlerin neden uçmadığını bir kez daha sorgulayabilirsiniz.

House of Legends ise bir başka manzara ziyafetine ev sahipliği yapanlardan. Terasına çıktığınızda sizi kanatlı bir araba karşılayacak. Hemen yanındaki bacaya tırmanarak çatıdaki cüce heykelin şapkasına para isabet ettirmeyi deneyip dileğinize şans verebilirsiniz. Bu yapı mimari olarak da oldukça ilgi çekici. Dış cephesindeki ejderha her gün saat 6 ve 12’de hareketlenmeye başlayarak ağzından alevler püskürüyor!


Gelelim Tanrı evlerine… Boim Şapeli, Dormition Kilisesi, Aziz Peter ve Paul Kilisesi gibi meşhur olanların dışında adım başı muazzam mimarileriyle her biri görmeye değer freskler ve heykellerle bezeli bu yapılardan görebildiğiniz kadarını görmenizi öneririm.

Şehir aynı zamanda büyüklü küçüklü birçok müzeye de ev sahipliği yapıyor. Bunlardan en bilindikleri Dinin Tarihi Müzesi, Doğal Tarih Müzesi, Eczane Müzesi, Sanat Müzesi, Yerel Mimari ve Kır Müzesi, Bira Müzesi.


Krallar gibi yemek: Dünya’nın en iyi 2’nci Mutfağı

Gördüklerin senin olsun bana ne yediğini anlat! Lviv’e gidip geldikten sonra bir başkasının şehri ziyaret ettiğini duyduğumda kuracağım ilk cümle bundan başkası olamaz.

Gezilecek yerleri unutturacak kadar zengin mutfaklı bir şehir Lviv. Bunu laf olsun diye söylemediğimi bilmelisiniz. Polonya ve Beyaz Rusya mutfağıyla oldukça etkileşmiş. Şehre Avrupa mutfağı hâkim ve tadabileceğiniz her şey üst sınıf lezzetlerde.


Denemeniz gereken yerel lezzetler;

Kan ve kara buğdayla yapılan “Kyshka sosisi.”

Kök bitkiler ve etle yapılan, üzerine kremanın ilave edildiği “Borche çorbası.”

Kemiksiz tavuk etinin tereyağıyla doldurulup kızartılmış hali olan “Kiev tavuğu.”

İçi et, patates, mantar ve vişneyle doldurulan yarım ay şekilli mantı “Vareniky.”

Yanında tuzlanmış iç yağı olan “salo” ile servis edilen yerel ekmek “Paska.”


Şehirdeki Celentone Pizza, Lviv Croissants, Cukor, Baczewski, Glory Cafe, Mons Pius, Sowa gibi mekanlar da en amiyane tabiriyle dünya mutfağının lezzet duraklarından aklıma bir anda geliverenleri.


Dip not:

Lviv’in sahip olduğu 20 konseptif mekân şehrin en keyifli dakikalarını teklif ediyor. Maden konseptli kahve dükkânı Coffee Mining Manufature, asker sığınağı konseptli restoranı Krivka, gaz lambalarını baz alan Gas Lamp Cafe, Bira Tiyatrosu, huysuz yaşlı bir halk sakininin evi olarak düzenlenmiş The Most Expensive Galician Restoran bunlardan sadece birkaçı ve bu seyahati hatırlanır kılmak için birkaçını mutlaka görün. Bakın mutlaka ama…



(Bu yazının uzun versiyonu daha önce yoldasin.com'da yayınlanmıştır.)