Dilin iki büyük afeti olduğunu konuşurduk Azize'm hatırla. Konuşma afeti kadar susma afetini de düşün. Viran olası hanende ısrarım hep muhaldi, bilirdim. Ne buldum da atladım vahşi duvarlardan. Antik şehirlerde çivilenmiş sesin mi çağırdı ruhumu toprak kafesten. Seher vakitlerinde birikiyorsun hâlâ gözlerimde. Çölde aranan su iken kum saati yapışıyor elime. Zaman da gurbet de sonsuz. Dilimin hafızasında hâlâ tek kelime:

"Azize"

İsmini bu sürgünün her anına şahit tutuyorum. Şimdi yüzünü bu çöle çevirsen, adımlarımı çekersin şüphesiz. Eğer inatla vazgeçmiyorsam bu sevdadan ve hâlâ hevesle adını ezberletiyorsam karıncalara bil ki Azrail'in avuçlarına ismimi yazıyorum.