Kupkuru yalnızlığın çokça pekişmesi gerek

Bu aykırılığın savunulacak yanı kalmadı

Kırık kapıdan kırık baldıran alıyorum içeri

Bir uğultu gezdiriyorum alnımda, ellerim hep kemik

Hayat işte bu diyorum, hayat benim

Ben ve benim kemik ellerim 

Tüm alegorik üslupların piç edilmiş ağızları


Zehirli bir düşüncenin odasında bağdaş kurmuş, 

Aynı dirayetle kolları savruk ve hiç keyfini bozmadan

Kaltak canevimi yüzüme dikiyorum

Canım çok sıkılıyor

Üç beş baldıranla yaylanıyoruz kurşun geçiren her cam arkasında

Kurşun geçirmek istiyoruz

Ya ölmeseydik diyorum, neler gelirdi başımıza


Sürmeli ağzıyla bal yutuyor uzakta bir yerde

Tüm balları o yutuyor uzakta bir yerde

Şak diye öpmem yok mu seni çimenler arasında

Ve sadece bir kere susup otursaydık

Baldıran kuraklığa dayanmayı da öğrenecekti. 

Bu canavarı tazmanyadan getirttim

İçine saldım en ağırkanlı canavarları

Sen bir yıldırım kadar akışkan

Benim ellerim kadar sert

Ve bir fil ordusu kadar kalabalık

Hüküm süremezsin zihnimde


Baldıran kalk ayağa

Lena son kez konuşacak

Biz son kez kurşun geçireceğiz

Çöl kumlarını öğütecek artık

Bal son kez akacak ağzımıza

Baldıran kalk dedim

Canım çok sıkılıyor

Son bir kez öpüşelim.