Gel bana.

Yaratmayı özene bezene,

Senle tecrübe etmiş Tanrı.

Senle tatmış ruh aydınlığı.

Senle bilmiş yüz gülmeyi.

Ben hep bozkır,

ben suların ırağı.

Sen öğretmişsin balıklarıma yüzmeyi.


-Fazla mı ileri gittim? Daha geride seni tam göremezdim.-


Yaklaş bana.

İnan Oğuzcan'a.

İş olsun diye yaratıldı yerle gök,

Öylesine var ikisi arasındakiler.

İş olsun diye 7 buçuk milyar.

İş olsun diye

Zıttıyla kaim,

Zıttını yer.


-Adem'le Havva'yı unut,

Senle ben sevgilim,

Biz kardeş değiliz.-


Yaklaş bana,

Bu dünyada yaşam varsa,

Her şey senin mülkün.

Dudaklar, yatak örtüsü,

Küllük,

Kayalar.

Bunları aynı cümlede toplamak da,

Elbet sadece seninle mümkün.


-Hayat yarım kalmış kavgaları sevmez biliyorum.-


Anlat bana.

Senin derdin, benim derdim.

"Senin derdin, benim." derdim.

Ama, benim olan benim.

Benim bu can,

Benim bu har,

Benim bu kan,

Ben kimseye kardeş değil.

Bir ciğer doğrulmadan nefesimi tutan,

Bu göğüs yare kafes değil.


-Yanlışım varsa söyleme, doğrusunu hak etseydin.-


Gül bana.

Ben ne zaman mevcut düzeni yıksam,

Dudaklarını koyuyorum yerine.

Orada yeşilleniyor duam,

Orada bir fayton çakılıyor zemine.

Orada yerle bir oluyorum ben.

sarılı bulunuyorum sana.

Saysana,

Durma.

Ben seni 18 yerinden.


-Kendi kanunlarıyla öpmek istiyor beni,

Dinle, bu bir ihtilal melodisi.-


-Bir şiir nasıl bitirilir hiç bilmiyorum.-