bu dünyanın hiçbir köşesinde yer edinemeden

göçeni olsam


direncimi ipeklere sardım bu sabah, harelendim

sözcüklerinden, yorgunluğuma baki paylar biçtim

baki paylar, akşam ışığında

benzersiz, kimseye verilmemiş, acısız

kokusuz, tütsülenmemiş

ve hiç ufalanmamış kimsenin önünde


Allah’ım vazgeçtim

yeni bir kara toprak serpildi bu sabah başımdan, karalandım

böylesi kara toprağı kimse görmedi

böylesi tesellisiz kimse kalmadı

küçücük bir teselli, seslere sıkışan boynuma

küçücük bir kıpırtı o dudaktan

bir dudak kıpırtıyla ölüm saçar mı?


Allah’ım vazgeçtim

bana bu gücü sen verdin


uslan diyerek, kulaklarıma soktular sahtelik sazlarını

onlar çaldıkça bulantım büyüdü, bilemediler

içimde hiçbir savaş yürekli, mert değil artık

sözlerimin yüzleri yerde sürtünüyor

tümü denenmiş aptallıklar, denenmiş aciziyetler, unutuyorlar

baktıkça bulantım büyüyor tüm unutanlara

sevgim dersen, pasaklı bir sokak çocuğundan hallice

söylenmeyen cümlelerin azabı hiç izin vermiyor

kıvrılmama bile öylece bir hüznün kuytusuna

vazgeçtim, vazgeçtim

bana bu gücü sen verdin.