bana reddedemeyeceğim bir teklif yap, sevdiğim. 


gözlerini teklif et bana, o kahverengi gözlerinde zıplayan altın rengi parıltıları bahşet bana; gözünden gözüme, oradan içime, en içime aksınlar, en içimdeki seni bulsunlar. seni benden almasınlar. 


tenini teklif et bana; çocukluktan kalan yara izlerini, güneşte lekelenmiş tenini, sırtında bir üçgeni andıran o üç beni ama en çok da kendini öldürmek istediğin zamandan kalan o üç yatay izi. bana ver onları, ki yüreğime sarmalayayım, seni tedavi edeyim ama kendimi yakayım. 


burnunu teklif et bana; o greko-roman burnunu, sert çizgilerini. boynum ve omzumun birleştiği yere koyayım burnunu, bende ben kalmayana kadar çek beni içine. sende yok olmak bende ben olmaktan çok ben olmak. sen bunu görsen de anlamazsın, sevgilim, bilsen yeter, anlamana gerek yok. 


kokunu teklif et bana, yoksa alırım senden zorla. sandal ağacı kokan boynunu nasıl bırakırım ki benden başkasına? seni bir zırh gibi çevreleyen bu kokuyu yapay hiçbir şey oluşturamaz, benim güzelim, bari kokunu benimle bırak. 


parmak uçlarını teklif et bana. tuttuğun her kumaş parçası, her kapı, her duvar, her bir anı... dokunduğun her bir ten ile kabulüm onlar. parmakların ve tırnakların. sen. ben. 


ellerini teklif et bana; ellerimi tuttuğun her an için, aklımı kaybetmememe yardımcı olduğun her an için. yalvarırım, ellerini ver bana, bari onlar bende kalsın. yoksa aklımı kaçıracağım. 


ama sen, sevgilim, ne de güzel sevdiğim, sevgini vermezsin bana. ama bu istememe engel değil, başkasına rezerve olduğunu bile bile isterim senden. her zaman arsız olduğumu söylerdin. konu sen olunca nasıl yetinirim? benden yetinmemi nasıl beklersin? sen yanımdayken bile ben sana susarım. 


ah, sevgilim; ne de güzel sevdiğim, antonius'un seni kıskandığını bilmez misin? cleopatra'dan seni sakındığını görmez misin? 


son olarak da kendini teklif et bana, sevdiğim; iyi ve kötü, ne varsa. açgözlüyüm, bilirsin, seni bir bütün olarak isterim ama en ufak parçana bile talibim.


(2020)